Biz düşman değiliz aynı vatanın aynı ülkenin çocuklarıyız. Aynı bayrak altındayız aynı türkülerle büyüdük aynı öykülerle aynı okullarla aynı eğitimle yoğrulduk.
Türk kültürünün parçasıyız. Sanki başka ülkenin düşman ı gibi neden davranıyorsunuz. Bu ülke bizim Mustafa Kemal bizim . İnternete girdiğimde karşı iki kutup görüyoruz. Kitap mı okumuyorsunuz desem değil. Tarih mi bilmiyorsunuz desem değil.
Beni en çok etkileyen iç savaşlardan biri de Ruanda Soykırımı, Ruanda'da 1994 yılında yaklaşık yüz gün içinde 800.000 Tutsi ve ılımlı Hutu'nun, aşırı uç Hutular (Interahamwe) tarafından öldürülmesi olayıdır. Katliam, Tutsi destekli isyancı Ruanda Vatansever Cephesi lideri Paul Kagame'ye bağlı güçlerce, Hutu ağırlıklı hükûmetin düşürülmesi ile son buldu. Ardından yönetimden güç alan Tutsilerin öç bahanesiyle saldırması sonucu yüz binlerce Hutu, komşu Zaire'e (Kongo Cumhuriyetine) sığındı. Fransa, soykırımı gerçekleştiren Hutu hükûmetinin o dönem içerisinde en yakın dostu ve destekçisi olması sebebiyle Ruanda Soykırımı'ndan en fazla sorumlu tutulan ülkedir Filler tepişir çimenler ezilir.Hepsini bakınca benim ayıramadığım, aynı fiziğe sahip insanlar aynı memleket çocukları birbirini öldürdü.
Demokratik haklar için yürüyüşü anlarım ama aynı halkın çocuklarının birbirine hakaretini asla.
Geçen gün biri bana yazmış. ‘İte tapar ‘ diye… Oysa hayvanları yaratan Allah’sa yaratandan ötürü korumak da bize düşer. Sen korumazsın ama neden zarar verip, hakaret edersin? Kıvılcım arıyorlar ateşi yakmak için oysa sevgi, hoşgörü ,el ele vermekle birlik beraberlik sağlanır. Herkes ‘Sen benim kim olduğumu biliyor musun ? ‘ diye başlarsa konuşmaya o konuşma sonunda sevgi ve barış gelmeyeceği kesindir. Sınırları bilmek saygı ve güveni çağrıştırır. Öfkeyi kontrol etmek yaşamınızı.
Bir zamanlar çok huysuz küçük bir çocuk varmış. Babası ona bir torba çivi verip, her sinirlendiğinde çite bir çivi çakması gerektiğini söylemiş.İlk gün çocuk çite 37 çivi çakmış.Çocuk, önündeki i birkaç hafta içinde yavaş yavaş öfkesini kontrol etmeye başlamış ve çite çaktığı çivilerin sayısı yavaş yavaş azalmış.O çivileri çite çakmaktansa öfkesini kontrol etmenin daha kolay olduğunu keşfetmiş.Sonunda, çocuğun kendini hiç kaybetmediği gün gelmiş. Çite çakılacak hiç bir çivi kalmamış. Durumu babasına haber vermiş. Bu defa baba, çocuğuna, öfkesini kontrol altında tuttuğu her gün bir çivi çekmesini önermiş.Günler geçmiş ve delikanlı sonunda babasına tüm çivileri söktüğünü söylemiş. Baba, oğlunun elinden tutmuş ve onu çivileri çakıp çıkardığı çite götürmüş.“İyi iş çıkardın oğlum, ama çitteki deliklere bak. Çit, asla eski aynı çit olmayacak. Bir şeyleri öfkeyle söylediğinde tıpkı bunun gibi bir iz bırakırız. Bu durum, birini bıçakladıktan sonra bıçağı onun gövdesinden çıkarmak gibidir. Kaç kere özür dilerim desen de bıçak veya çivi yarası hep orada kalacaktır.”
Öfkenizi kontrol edin. Ya da oradan uzaklaşın. Öfkenin sıcaklığında insanlara daha sonra pişman olabileceğiniz şeyler söylemeyin. Hayatta bazı şeyleri geri alamazsınız. Sakin ve sevgi dolu olmak size dost kazandırır. Haksız öfke yaşamınızı kaybettirir. Sakin lütfen. Kendinize geldiğinizde ortada ne insan ne de vatan kalır…