Bizler neden bir ilişkiye başlarız. Mutlu olmak, gelişmek, belki de diğer yarımızı bulup sonsuz huzurda yaşamak için.
Aslında temel amacımız kendimizi daha iyi hissetmek iken bazı ilişkiler bize tam tersi etki yapar; zarar verir ve kendimizi kötü hissetmemize neden olur.
Yaşadığımız şehir ile de ülke ile de ilişkimiz ikili toksik ilişkilere döndü. Temel amacımız yurdumuzdaki vatandaşlarımızla birlikte sakin mutlu huzurlu yaşamak. Amâ ne mümkün? Yaşam koşulları misafirperver Türk halkının yapısını bozdu. Herkes, hepimiz bencilleştik. Yangında ölen insanlara yardım etmek için içeri girip hayatını kaybederken onlarca insanı kurtaran gençler kadar önünde hatıra fotoğrafı çektiren, “Şu oyunu indirirseniz kolayca para kazanırsınız” diye kumara teşvik eden, “Biz geçinemiyoruz siz o pahalı yere gittiyseniz geberin” diyenlerle aynı ülkede yaşamak istemiyorum. Yaşlılar ayakta iken yer vermeyenlerle, fırsat bu fırsat deyip yangın tüpüne yüzde 500 zam yapanlarla, komşusu açken tok yatanlarla, hayvanlara işkence edenlerle, kadına şiddet gösterenlerle, aslında vicdanla cüzdanı yer değiştirmiş alçaklarla aynı havayı solumak beni üzüyor. Yaşam sevincimi sömürüyor. Dışarı çıkmak istemiyorum etraf dolandırıcı kaynıyor, yiyeceklerin çoğu sağlıksız sağlıklı olanlar pahalı.
Siyasiler tamamen düşman, insanlarla bu konular konuşulamıyor bile. Yalan haber dolu siteler herkes bir taraftan çekiyor. Bilgi çağındayız etraf hurafe kaynıyor. Herkes her şeyi biliyor. Ver eline bisturiyi ‘O ameliyat öyle olmaz’ deyip kesecekler. Bilime inananlar değil bilinmeyene inananlar çoğaldı. Elifi görse mertek sanır dediklerimiz duayen uçuk kaçıklar influelencer oldu. Hayatı dizilerle izleyip evlenmek pahalı diye kimin kimle ne yaptığı belli değil. En çılgın dizileri geçti hayatlar.
Masum şalvarlı kadınlarımız soyunup ekran karşısında para kazanıyor. Küçücük çocuklar uyuşturucu haplar ve bilgisiz kontrolsüz cinsellikle haşır neşir.
Ben bakkallara evin anahtarını bıraktığımız, herkesin benzer kıyafetler giydiği, sokaklarda kardeşçe büyüdüğümüz, devlet okullarında eşit şekilde okuduğumuz günleri özlüyorum. Hafta sonu sinema, hafta arası televizyon yasak olan günleri, öğretmenlerimizin profesör gibi ders anlattığı okulları, neşeli günleri, bizimkiler gibi dizileri, akşamüstü tüm apartmanın toplanıp çay içtiği kamelyaları özledik. Bayramlarda tüm siyasilerin kucaklaşmasını esprili siyasi şaklara gülen siyasileri özledik. Hadi gelin be! Hadi yeniden ulus olalım. Bu insanlar, bu dünya, başka biz değiliz.