Hayatımız inanılmaz aksiyonlu geçerken tepkimiz normal olaylara aksiyonlara değil. Bir adamın eşini çocuğunu doğraması insanlara normal geliyor ama eğitimle ilgili bir bilgi verdiğinizde geleneksel yapıya aykırı ise hemen reddediliyor.
İnstagram’da ‘seçici yemek problemi ‘yaşayan bir aileye verdiğim yol gösterici konuşmanın altına biri yazmış ‘vicdansız kadın ‘ diye. Nerede bir konfor alanınızdan çıkın ya da çocuğu konfor alanından çıkarın yazsam tepkiler var. Gözümün önünde olsun başka bir şey istemem. Bilgisayara bağımlı olmuş konfor alanında olmuş hiç de önemli değil.
Bu kadar kaotik ortamda bu kadar bilgi karmaşası zaten okuma özürlü olan bizlere zulüm. Popüler kültürü destekleyen komik videolar, şaka programları, ya da hiçbir bilimsel temele dayanmayan absurt korkutucu bilimsel olduğu söylenen bilgiler havada uçuşuyor. On binlerce site milyonlarca hap bilgi. Kısa, kesin, öz ama doğrumu değil mi belli değil.
Yaz Google amcaya bak sana kaç tane cevabı var. Şimdi bir de yapay zeka çıktı herkes profesör. İster şiir yaz ister sunum yap yüzeysel belgelerle yaşamı sürdürüyor. İnanmak istediğimize inanıyoruz. Kim arar doğruyu? Aynı soruya verilen birbirinden farklı cevaplar. İlkokul münazaralarını yeniden yaşar gibiyiz. Bir tez ve anti tez çatışmasın yapılırdı. İyi konuşan kazanırdı. Şimdi de durum aynı. Hani diyorlardı ya “bir gün herkes beş dakikalığına meşhur olacak” oldu bile. Tik-tok’a girin halimiz içler acısı. Oradan sıradan bir ev hanımı açmış kamerayı bakıyor. Birileri ona çiçek hediye yolluyor Biraz frikik veriyor ya da ayna karşısında bile utanacağın oryantal yapılıyor. Birisi ilaç tavsiye ediyor. Kanser gibi ciddi hastalıklar için diğeri evde hacamat yaptırıyor. Cahil olmak ne güzel her şeyi biliyoruz.
Bir dönemler konuşmazdık, sonra dinlemedik, şimdi hep bir ağızdan konuşuyoruz ama dinleyen yok. Arada biri çıkıyor bilimsel bir başarıdan söz ediyor bir ki ufak alkış ya da bir şehit haberi ile kısa bir duraklama ve yeniden devam ediyoruz kaldığımız yerden konuşmaya.
Kitap okumak yerine kitap özetleri okuyup edebiyatı katletmeyi marifet sayıyor olduk. Gazeteleri internetten takip ediyoruz. Doğruluğunu araştırmadan her söylenene inanıyoruz. Bilgi yerine dedikoduyu seçiyoruz. Dünya lafla kirleniyor biz lafa boğuluyoruz.
Artık herkes konuşuyor ama icraat yok, takip ettiğimiz milyonlarca hayranı olan sıradan insanların bizim olmak istediğimiz kişileri temsil ediyor. Herkese ağzının payını veren en rahat ekonomik koşullarda yaşayan iki boyutlu görüntüden ibaret olan insanlara özeniyoruz. Reyting alan gelin kızların evi gibi olduk abartılı ve ruhsuz.
Onlara özeniyoruz ama herkesin ayağında spor ayakkabı ve eşofman, birahaneler dolu ağzına kadar tiyatro, sinema, festivaller askıda, kitap okuyan bir elin parmağı kadar insanlar. Hepimiz karşısındakine kendi değerlerini giydirmeye çalışıyor. Sevmeyi de unuttuk fikirlere saygıyı da galiba bunun temelinde Bilgi olmadan fikir, fikir olmadan zikir, zikir olmadan tatmin olunmuyor
Aşık Reyhani’nin dediği gibi. Cehaleti kim kaydetmiş deftere? Silmek istiyorum çaresi var mı? İnsanlık uğrunda haykıran bir saz. Bırak duvarları, beyinlere yaz ...
Artık deftere mi facebook’a mı yazarsınız orası da size kalmış.