20 yıl önce Antalya’ya gittiğimde geniş caddeler, kumsallar harika manzarası ile o şehre aşık olmuştum.

Üç yıl kaldım tabii her yerini gördüm ama geniş caddelerin arkasındaki yerler, evler, yollar, trafik berbattı. Şimdi nasıldır bilemiyorum. Bazı yerlerin özellikle arka sokaklarını görmeden karar vermeyin. Ev almayın yerleşmeyi düşünmeyin. Reklamları izleyip karar vermeyin.

İzmir’e ilk geldiğimde İstanbul’dan sonra sakin ve rahattı. Metropolden sonra şehirleşmeye yeni yeni başlayan bir İzmir bana çok cazip geldi. Trafik az gökdelenler yok. İnsanlar İstanbul’a göre nazik ve görgülü birbirine saygılıydı. Önü de arkası da aynıydı küçük şirin şehir.

Aradan yirmi yıl geçti hızla göç aldı, göçmeler geldi, dilenciler çoğaldı, hoşgörü bitti. Altın yoldan Karşıyaka’ya gelirken 25 tane gökdelen saydım o kadar kanalizasyon onca insanın arabası çevre kirliliği. Yoğun trafik nedeniyle her yere gecikme artık alışılan manzaralar oldu.

Karşıyaka sahilde trafik polisimiz gerçekten harika kontrol yapıyor her şey süt liman. Ama bir de arka sokağa gittiniz mi sahilden? Alaybey’e ve Karşıya Belediyesi’ne doğru arka sokakların kontrolsüz araç parkını gördünüz mü yolun ortasına park eden araçları? Tek gidiş olan yolda arabayı yolun ortasında durdurup alışveriş yapanlar, trafik saatinde mal indirenler. Yetmez gibi kaldırımları kaplayan esnaf, yolun ortasından giden yayalar, ağzınızı açtınız mı kötü olan sizsiniz. Caddedeki apartmanların önü otoparklarla kapanmış ne tekerlekli sandalye sığar ve hasta olsan ambulans .

İnsanlara benzedi sokaklar herkesin önyüzü güzel bakımlı yüzlerde gülümseme var. Ancak ruhların karmaşasına daldığınızda stres, öfke, kaygı ya da aşırı kaygısızlık, birbirine saygı göstermedeki sıkıntı, onlara ‘hayır’ dediğinde ortaya çıkıyor şehrin arka sokakları gibi. Bunları yapan kim? Biziz biz. İçimizde tükenen sevgi ve sabır çevreye stres olarak yansıdığında ne beklediğimizi bulabiliyoruz ne de bulduğumuz beklediğimiz oluyor? Şehrin ön caddeleri gibi başlayıp arka sokakları gibi bitiyor ilişkilerimiz. Her gün biraz daha büyük parçalar kopararak tükeniyoruz.

Değişeceğiz bilerek isteyerek sevdiklerimizin ve bizi sevenlerin değerini yaşayarak yarın geç olmadan hadi yeniden başlayalım.