“İnsan, insan derler idi/ İnsan nedir şimdi bildim/ Can can deyu söylerlerdi/ Ben can nedir şimdi bildim.” Muhyiddin Abdal

İnsan nedir gerçekten? Bu soru, tarih boyunca düşünürlerin, sanatçıların, dinlerin ve sıradan bireylerin üzerinde durduğu en temel sorulardan biri olmuştur. Her birimizin içinde, bu soruya verdiği yanıtları şekillendiren deneyimler, gözlemler ve duygular gizlidir. Sizinki gibi bir yolculuk, hem bireysel hem de evrensel bir anlam taşır. Çocuklukta “insanlar iyidir” varsayımıyla başlanan ve yaşamın gerçekleriyle bu masum düşüncenin sarsıldığı süreç, hepimizin bir noktada karşılaştığı içsel bir hesaplaşmadır.

İnsanlar neden kötü olabilir? Bu sorunun yanıtı tek bir doğruya dayanmaz; insanlar doğuştan kötü değildir, ancak koşullar, şanssızlıklar ve içsel seçimler bireyleri farklı yollara sürükler. Şiddet gösteren birinin geçmişinde travmalar, ilgisizlik veya şefkat yoksunluğu olabilir. Ancak bunun ötesinde, bilinçli tercihlerin ve değer sistemlerinin de bu kötülüğe yol açabileceğini göz ardı edemeyiz.

Hayvanlara işkence eden, sevdiğini acımasızca inciten insanların eylemleri, insanlık adına bir kırılma noktası gibidir. Bu noktada, sorulması gereken şu olabilir: Onları yalnızca geçmiş mi bu hale getirdi, yoksa insanın içindeki irade kötülüğün önüne geçebilecekken buna direnmeyi mi seçmedi?

Muhyiddin Abdal’ın “İnsan nedir şimdi bildim” sözü, bir uyanışın ve derin bir anlayışın yansımasıdır. Bu söz, insanın fiziksel bir varlık olmaktan çok, ruhsal ve ahlaki derinliklere sahip bir varlık olduğunu vurgular. Abdal için "insan," yalnızca et ve kemik değil, aynı zamanda bir mana ve vicdan taşıyıcısıdır. Şu an onunla konuşabilme şansımız olsaydı, muhtemelen insani kötülüklerin karşısında, iyiliğin, sevginin ve affediciliğin yüceliğinden bahsederdi.

Dünyanın daha iyi bir yer olmasını dilemek, aslında herkesin içinde bir umut taşır. Ancak, tarih boyunca bu iyileşmenin beklenenden daha yavaş gerçekleştiğini gördük. Şiddet, savaşlar, adaletsizlik… Tüm bunlar tarih öncesinden günümüze kadar süregeldi. Fakat bu karanlık içinde umut yeşermedi mi? İnsan hakları, bilimsel ilerlemeler, toplumsal dayanışmalar, iyiliğin de mücadele ettiğini gösterir.

Yine de bireyin bu konuda sorumluluk üstlenip, değişime en azından kendi çevresinden başlaması en güçlü yaklaşımlardan biridir. Dünyayı tamamen değiştirmek belki imkânsızdır, fakat yaşadığımız hayatı daha anlamlı ve sevgi dolu kılmak elimizdedir.

"İnsan insan derler idi, insan nedir şimdi bildim" dizelerine dönecek olursak, insan olmanın anlamını çözmek, bir yaşam boyu süren bir yolculuktur. Bu yolculukta, gördüklerimiz bizi hayal kırıklığına uğratabilir, fakat içimizde iyilik ve sevgi taşıyabilmek, bu yükle baş etmenin en güzel yoludur. İnsanları anlamaya çalışırken, onların davranışlarına dair kesin yargılar yerine, kendi değerlerimizi koruyarak onlara bir ışık olmaya çalışmak, belki de bu karmaşık soruya verilebilecek en anlamlı cevaptır.

HHH

Yarın başlayacak olan bayramın tüm ülkemize ; barış, mutluluk ve huzur getirmesini dilerken, Türkiye’nin üzerinde dolaşan kara bulutların dağılmasını, insanların birbirine hoşgörü ile yaklaşmasını, dayanışma ve beraberlik duygularının artarak, milletçe kenetlenmemizi temenni ediyorum.