Doğdum, ah ! Bir üç aylık olsa dediler
Sonra yaşını doldursa dediler
Çişini söyleyip bir de konuşsa
Başkaca bir derdi yoktur, dediler
İlkokula başladım ‘oku’ dediler
Bak, herkes beş aldı geri kalma dediler
Teşekkür alınca çok bozuldular
Hani, nerde, birincilik dediler
Ortaokul, lise habersiz geçti
Sakın oğlanlara bakma dediler
Ortaya çıkıp yakanı açma,
Ellerler bakarlar almaz dediler
Yaş geldi yirmiye, Haydi! Dediler
Hayırlı kısmetler bulsun dediler
Hani ‘koca ‘ nerde bulun deyince
Azıcık süslen de ara dediler
Hem güzel ol hem süslen
Kendini satmasını öğren, dediler
Fazla açılma ,adın çıkarda
almazlar kalırsın evde, dediler
Evlendim çabuk çocuk doğur, dediler
Sonra dölsüz kalır çok üzülürsün.
İkiyi aşınca Oha! Dediler,
Kilit vur kapını kapa, dediler.
Açık sözlü ol yalan söyleme,
Doğru yoldan sakın şaşma, dediler.
Doğru söyleyince, sonra arkamdan,
‘ Patavatsız, ne olacak’ dediler
Boş durma azıcık maharetli ol,
Dünyada her şey lazım, dediler
El atınca ona buna fazlaca,
Dilin çok uzadı sen sus dediler
Asma suratını gülümse biraz,
Gülmekten geçiyor inan yaşamak
Kahkaha atınca, inanmayarak
‘İyidir hoştur ama biraz hafif’ dediler
Ben de şöyle bakıp bir etrafıma
Hayat benim ‘Niye uydum, ben sana’
Kıs kıs gülüp de ardımdan bana
Aaaaaa !Ağzımızı açtık mı dediler
Nedret Keskin
Kadının sırtında yüktür ‘el alem ne der’ lafı çocukken kıyaslanmaya başlar. Erkek müjdesi alan baba farklıdır kız müjdesi alan baba farklı. Çok anlayamazsınız bunu ama yurdun içerlerine doğru, daha net daha anlaşılır olur. Ben asker kızıyım. Erkek hasretindeymiş babam beni erkek gibi görmüş ben de erkek gibi davranmaya başlamışım. Ta ki erkek kardeşim doğana kadar. Babama muştu vermek için koşuşan kadınlar yarışırken birbirleriyle, kadının birinin bana, ‘Senin de pabucun dama atıldı diyene kadar’ mış erkekliğim. Hemen ayakkabılarımı aramış dama atmayın diye ağlamıştım.
Sonra erkek egemen bir dünyada babamın askeri otoritesiyle büyüdük. Erkek kardeşim üç kızla beraber büyüyünce ve kadın ruhundan anlayınca o da babamın diktasına zaman zaman kurban oldu.
Diktatör de olsa okumaktan yana sıkıntı hep destekledi hepimizin üniversite mezunu olabilmesi için çalıştı. Çok kural içinde büyüdük ama daha özgür çocuklar yetiştirmeyi öğrendik. Buradaki satır arası önemli. Kendi çok çeken çocuğu çekmesin diye özgürlüklerde sınır koymadı, bu çocuklarda problem oldu.
Cephede erkeğiyle omuz omuza döğüşen, tarlada çalışan kadın evde susturuldu. Gözdağıdır kadın cinayetleri ve onların aldıkları cezalar. Boşanmaya korkar kadınlar çünkü eğitimsiz toplumda ‘ya benimsin ya kara toprağın’ büyütülür erkekler. Sırtından sopa karnında sıpa eksiltmeyeceksin kültürü bu.
Sevinerek baktığım bazı durumlarda var. Birden sanal özgürlüğe kavuşan kadınların düştüğü bataklık, cinselliklerini kullanmalarının üzüntüsü ama diğer yanda bilinçlenen konuşmaya başlayan kadını nasıl tutacak bu yoz kültürün sevinci.
Seçim zamanı sırtlarda taşınan anneannelerin, babaannelerin bir günlük sultan sevincine mahkum bu toprak.
Hala destek olsa da eşleri işten koşarak gelip yemeğe çocuğa yetmeye çalışan annelerin emeğini ödeyemez hiç kimse. Üstelik bile bile ‘Doğurmasaydın sende’ laflarını işiteceklerini bile bile...
Yarın kaldığımız yerden devam edeceğiz eksik etek deseler de dik durmaya dünyayı güzelleştiren, geliştiren, onaran, besleyen büyüten çilekeş annelerin türküsünü söylemeye. Çocuklarımız için değiştirdiğimiz düzeni torunlarımız için de değiştirmeye devam edeceğimiz bu böyle biline.