Zaman zaman bazı şirketlerin mükellefiyet kayıtlarının vergi dairesince re’sen terkin edildiğini okur ve duyarız.

Vergi Usul Kanunu’nun 160’ncı maddesine göre, mükelleflerden işi bırakanlar, keyfiyeti vergi dairesine bildirmeye mecburdurlar.

Ancak, mükellefler zaman zaman işi bırakma bildiriminde bulunmamakta ve bir mükellefin işi bıraktığının tespit edilmesi halinde işi bırakmış sayılmaktadır.

Bazen de mükellefin yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunamaması ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilememesi halinde mükellef işi bırakmış sayılıp mükellefiyet kaydı vergi dairesince terkin edilebilmektedir.

İlgili vergi dairesi tarafından yapılan bu tespitler, söz konusu şirketin vergi mükellefiyeti açısından işi bıraktığı anlamına gelmektedir.

Ancak, mükellefiyeti re’sen terkin edilen bu şirketin mutlaka ticareti de terk ettiği söylenemez.

Bir şirketin sona erme sebepleri Türk Ticaret Kanunu’nun çeşitli maddelerinde belirtilmiştir.

Dolayısıyla, şirketlerin çeşitli sebepler dolayısıyla sona ermeleri halinde TTK’nun ilgili maddeleri gereğince ticaret siciline tescil ve ilan ettirilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan İcra İflas Kanunu'nun md.44/1 hükmü gereği ticareti terk eden bir tacir 15 gün içinde keyfiyeti kayıtlı bulunduğu ticaret siciline bildirmeye ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren bir mal beyanında bulunmaya mecburdur.

Netice itibariyle, bir şirketin vergi dairesince mükellefiyet kaydının re’sen terkin edilmesi o şirketin mutlaka ticari faaliyetinin de sona erdiği anlamına gelmemektedir. Söz konusu şirketin ticari faaliyetinin devam edip etmediğinin tespiti için ilgili ticaret sicil müdürlüğünden o şirketin durumunun araştırılması gerekmektedir.