Enflasyon bir toplumda refah eşitsizliği yaratır, yoksuldan zengine gelir ve servet aktarılmasına neden olur.

Yüksek fiyat artışları sadece gelir dağılımında bozukluğuna yol açıp halkın büyük çoğunluğunu yoksulluğa mahkum etmez, aynı zamanda finansal hafıza kaybına da yol açar. Yani mal ve hizmetlerin fiyatları hafızalarda belirsiz hale gelir, bir anlamda hafıza kaybı yaşanır.   

Enflasyonun tekli hanelerde olduğu dönemlerde insanlar 2-3 yıl önce satın aldıkları tüketim mallarını ya da taşıt ve konutlarının fiyatlarını hatırlarken yıllardır yüksek enflasyonun yaşandığı günümüzde rakamlar akılda tutulamaz hale gelmiştir.

Çünkü fiyat artışları o denli yüksektir ki, hafızalarımız muhakeme gücünü ve ölçüsünü kaybetme noktasına gelmiştir.

Öyle ki, artık satın aldığımız mal ve hizmetleri ucuza mı yoksa pahalıya mı aldığımızı bilemez hale gelmiş durumdayız.

Çalışanlar 2 veya 3 sene önceki aylığını bile karıştırır hale gelmiştir.

Özellikle 1 Ocak 2005 tarihinden önce insanlar en küçük bir alışveriş ödemelerini milyarlar ile ifade ederken 1 Ocak 2005 tarihinde Türk Lirasından altı sıfır atılması ile zaten akıllar karışmış, ardından yaşanan yüksek enflasyonlar finansal hafızayı iyice zayıflatmıştır.

Çevremizdeki konuşmalardan insanların binli rakamlardan söz edecekken 2005 yılı öncesinde, olduğu gibi hala milyarlı rakamlardan söz ettiklerine şahit olduğumuz gibi, örneğin 3 sene önce 100 binli rakamlarla ifade edilen konut fiyatlarının milyonlarla ifade edilmesini kavrayamamaktayız. Çünkü konutların fiyatı bizim hafımızda hala 100 binli rakamlardır.

Türkiye’de politika faizinin özellikle Kasım 2022’de %9’a ve Şubat 2023’den Mayıs 2023’e kadar %8,5’lara indirildiği dönemde fiyatlar döviz kurlarındaki artışa paralel  olarak o denli artmıştır ki, bütün fiyatlar alt üst olmuş, kafalar karışmış, ücretler ve emeklilerin maaşları artışları ile normal ve dayanıklı tüketim malları, araba ve konut fiyatları arasında uçurum çok daha fazla artmış ve insanların fiyat algıları da bozulmuştur.

Bozulan bu finansal hafıza belirsizlik hissi yaratmakta bu da insanların ruhsal durumlarında da bozulmalara yol açabilecek duruma gelmiştir. Nitekim psikologlara göre belirsizlik her zaman korku yaratır.

Türkiye’de hane halkı enflasyon beklentisinin de diğer kesimlere göre yüksek olması ve finansal hafıza kaybı yaşaması nedeniyle mal ve hizmet satıcılarının bu durumdan yararlanarak fiyatları aşırı artırdıklarına tanık olunmaktadır.

Bu nedenle Orta Vadeli Program ile hedeflendiği üzere uygulanacak ekonomik politikalarla bir an önce enflasyonun düşürülmesi gerekmektedir.  

Bunun için ülkemizde, yapısal reformların yani yargı bağımsızlığının, sağlam bir maliye politikasının, çoğulculuğun, bilimsel temellere dayanan eğitim anlayışının sağlanması, üniversitelerin özerkleşip bilimsel çalışmalara katkı vermesi, illaki eski DPT niteliğindeki bir teşkilatın kurulması gerekmektedir.