Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti), 2002 yılında iktidara geldiğinde halkın büyük bir kısmı, ülkenin geleceği için umut doluydu.

Ekonomik krizlerden bunalmış bir toplum, istikrar ve kalkınma vaatleriyle oyunu bu partiye verdi. İlk yıllarında kayda değer bazı başarılar elde edilse de, zamanla ortaya çıkan yapısal sorunlar ve yanlış politikalar ülkenin ilerlemesini engelledi. Bugün geldiğimiz noktada, geçmişte yapılan hataların tesirlerini hala hissetmekteyiz.

Ekonomi ve İstihdam Meselesi
AK Parti’nin iktidarında ekonomik büyüme oranları zaman zaman yüksek görünse de, bu büyümenin sürdürülebilir olmadığı artık aşikâr. İnşaat sektörüne dayalı bir ekonomi modeli, üretim ve ihracat gibi temel unsurların göz ardı edilmesine sebep oldu. İşsizlik oranları her ne kadar resmi verilerle düşük gösterilmeye çalışılsa da, genç işsizlik ve kayıt dışı istihdam artmaya devam ediyor. Özellikle son yıllarda Türk lirasının değer kaybı ve enflasyon, halkın alım gücünü zayıflattı. İhracata dayalı ekonomi söylemleri güzel bir hülya gibi görünüyor, zira ithalat bağımlılığı hâlâ aşılmış değil.

Eğitim ve Bilim Alanındaki Zaafiyet
Eğitim politikalarında yapılan sık değişiklikler, nesillerin geleceğini kararttı. İmam hatip okullarına yapılan yatırım, diğer okullar veya Teknik Meslek liselerine ihmal edilmesine yol açtı. Türkiye’nin uluslararası sınavlardaki başarısızlık oranı, eğitimdeki gerilemeyi gözler önüne seriyor. Bilimsel araştırmalara ve teknolojiye yeterli bütçe ayrılmaması, beyin göçünü hızlandırdı. Geleceğin mimarları olacak gençlerin yurtdışına gitmeyi tek çare olarak görmesi, bu konuda derin bir muhasebe yapmamızı gerektiriyor.

Adalet ve Hukuk Erozyonu
AK Parti’nin adalet sistemindeki en büyük vaadi, yargının bağımsızlığını sağlamaktı. Ancak, zamanla yargının siyasallaştığına tanık olduk. İnsanlar, hukuka olan güvenlerini kaybetti. Adaletin terazisi, güç sahiplerinin lehine eğildi. Özgürlüklerin kısıtlanması, eleştiren seslerin susturulması ve basın üzerindeki baskılar, demokrasiyi ciddi şekilde zedeledi. Bugün toplumda adalete dair en çok kullanılan kelimelerden biri “mazlum” oldu; çünkü adalet arayanlar, kendilerini hep bu sıfatla tanımlıyor.

Çevre ve Doğa Talanı
AK Parti’nin iktidarı döneminde doğa, büyük ölçüde ekonomik çıkarlar uğruna feda edildi. Termik santraller, maden ocakları ve HES projeleri, ülkenin dört bir yanında doğayı tahrip etti. Kaz Dağları’ndan Artvin’e kadar uzanan bu yağma, toplumda ciddi bir tepki topladı. Ülkenin doğal zenginlikleri, kısa vadeli kâr uğruna heba edildi. İklim değişikliğiyle mücadelede yetersiz kalan politikalar, geleceğimizi tehdit ediyor.

Çözüm Arayışı
AK Parti’nin 20 yılı aşan iktidarı, hem başarılar hem de derin yaralar barındırıyor. Ancak bu yaraları sarmak, sadece iktidarın değil, tüm toplumun ortak vazifesidir. Çare, geçmiş hatalardan ders alarak daha katılımcı, şeffaf ve adil bir yönetim anlayışı geliştirmektir. Bu hataları millet artık defalarca şans verdiği Akparti hükümeti tarafından değiştireceğine inancını kaybetmiştir. Millet sandıkta bilerek veya bilmeyerek  bu hatayı yapanlara cevabını verecektir. Kimse ben değişilmezim dememeli yerel seçimlerde verdiği dersi genel seçimlerde de  milletten kopan iktidara gösterecektir. 

Bugün “istikbal” kelimesi, belki de hepimizin gönlünde aynı özlemi barındırıyor: Daha adil, refah dolu ve özgür bir Türkiye. Bu hedefe ulaşmak için geçmişi unutmadan, geleceğe dair cesur adımlar atmamız şart. Zira tarih, sadece bir “ibret” vesikası değil, aynı zamanda doğru istikameti bulmamız için bir pusuladır.