Kış geldi! Fakire fukaraya musallat olmuş, geçmeyen bir hastalık gibi sürekli iliğinde, kemiğinde olan kış geldi. En ufak açığını arayan bir düşman gibi sürekli ensesinde, sürekli peşinde olan, zengine kar tatili, şömine keyfi; fakire ıstırap olan kış geldi! Hem de öyle bir geldi ki bu sefer, en sıcak evde oturanın bile içi titredi soğuğundan.
Bu kış, küçücük 5 çocuğa, bebeğe mezar oldu.
Bu kış, gencecik bir anneye vicdan azabıyla, ‘keşke’lerle dolu keder oldu.
Bu kış, bir babanın elleri kelepçeli halde, 5 çocuğunun tabutuna sarılmasına sahne oldu…
Okuduk, duyduk, izledik…
Bu acının karşısında oturduğu evden, giydiği monttan, örtündüğü yorgandan utandı insan. Pişirdiği bir tas sıcak çorbadan, ördüğü patikten, aldığı kazaktan utandı insan. Tam da haberleri izlerken içtiği sıcacık çayından, odasında oyun oynayan çocuğundan utandı insan. Beşiğinde sallanarak uyuyan bebeğinden, bebeğine aldığı yeni giysiden utandı insan… Okudukça, öğrendikçe ayrıntıları, neden 18 kez gidildi de barınma ve bakım tedbiri alınmadı diye sorguladı insan. Kahroldu, mahvoldu insan. Ve: “…Annenin de hayat tarzı… Acılı günde söylemek istemiyorum. Ama annenin de çocuklarına bakmakla ilgili meselesi varsa, bununla ilgili çağrıda bulunuyorum. Hep beraber ortak yeni bir sistem üzerine konuşalım diyorum. Her şeyi dönüp dolaşıp paraya bağlıyorsunuz. Bu problemlerin tek sebebi parasal sebepler mi? Değil. Bunun altında başka sebepler var. Onları da arka tarafta size izah edeyim. Ailenin içerisinde olan başka problemler de var.” dedi insan…
Manzarasını beğendiği için sanayi sitesi yanında, rustik yapısını beğendiği için gecekonduda oturan, kişisel gelişim deneyimleri için hurda toplayıp, nostalji olsun diye elektrik sobası yakan, macera olsun diye 5 bebeğini evde bırakıp, topladığı hurdaların parasını yardım kuruluşlarına bağışlamak için almaya giden annenin bence de çocuklarına bakmakla ilgili meselesi vardır muhakkak. Bu kadar sosyal aktiviteyle meşgul olan bir anne 5 çocuğa nasıl zaman ayırabilir ki zaten. Şans işte tam da o gün çocukların bakıcısı da izinliydi herhalde. Dönüp dolaşıp paraya bağlamayacağız ya tüm bunları. Fakirliğe, yoksulluğa, eğitimsizliğe, fırsat eşitsizliğine, sosyal devletin gerekliliklerine, sorumluluklarına bağlamayacağız ya. Elbette anneye yani KADIN’a bağlayacağız. Çünkü her şey dört dörtlüktü ama kadın sorumsuzdu! Öyle yorumlar var ki sosyal medyada, akıl alır gibi değil.
Çünkü bazıları için, aldığı kararların sonuçlarını düşünemediği aşikar olan gencecik bir kadının, yaptığı evliliği konuşmak ve o kadını bakamayacağı halde 5 çocuk doğurmasıyla yargılamak, suçlamak en kolayı. Onlar için zor olan, bu durumun altında yatan sebepleri, emekli felsefe öğretmeni bir babanın, lise mezunu kızını bu hayata iten sebepleri ortaya çıkartmak. Onlar için zor olan sonuçtan önce sebebe bakmak. Zor olan derin yoksulluğa çare aramak. Çare ararken de kartopu oynayacak ellerin, bedenlerin üzerine bu kış kar yağacağını akıllarından bir an olsun çıkartmamak. İşte bu zor olanı başarmak bana göre eşittir insan olmak…