İzmir Alsancak Mustafa Denizli Stadyumunda, Karşıyaka, Anadolu Üniversitesini 4-2 ile geçti.

Yıllardır kendisine ters gelen rakibine karşı, yine zorlanan Karşıyaka, bol gollü bir galibiyet alsa da, dönem dönem, taraftarlarının yüreğini ağzına getirdi! 
   Maçın ilk on dakikası oynanmadı desek yeridir. Karşılıklı sakatlıklarla geçen bu bölümde, top neredeyse hiç oyunda kalmadı. Sonrasında etkili olan taraf, yeşil kırmızılı ekipti. Bir sağdan, bir soldan etkili ataklar geliştirmemize rağmen, topu bir türlü üç direğin arasından geçiremedik. Rakibi kornerlerle bunalttık. Ceza sahasına hapsettik, ama sonra ne oldu?  Anadolu Üniversitesi, ilk orta sahayı geçtiği pozisyonda, golü buldu! 
   Defansta İsmail oldukça avantajlı durumda olmasına rağmen, önündeki topu, rakibe ikram etti. Rakip forvet de bu ikramı geri çevirmedi. Aynı hatayı, ben halı sahada yapsam, arkadaşlarımın bana ne diyeceğini biliyorum: Haftaya gelme! 
 Şaka bir yana, bu büyük talihsizlik sonrası, Karşıyakalı oyuncular, gerçekten de üst düzey efor sarf ettiler. Devreye mağlup gireceğiz, umarım ikinci yarı, bu iyi oyun devam eder diye içimden geçirirken, Ali Gayla, penaltı noktası civarından, havada vurduğu müthiş vole ile skoru eşitledi. Gol için söylenebilecek tek kelime var. Jenerik! 
   Daha tribünler bu golün sevincini yaşarken, sadece 1 dakika sonra, Selim top takibinin, bu oyunda ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Kalecinin kısa tokatladığı topu, defans çıkarmak için hamle yaptığında, takibi bırakmayan , Selim dizleri ile golü yaptı. Devreye mağlup gireceğiz diye hayıflanırken, ilk yarıyı önde kapattık!  
    İkinci yarının başında, bana göre defans hattımızın, en başarılı oyuncusu Abdulkadir de İsmail'e nazire  yaparcasına, başka bir hataya imza atınca, tribünler yine endişeye boğuldu. Hem İsmail, hem de Abdulkadir kardeşim için söylüyorum;  sakın bu yazdıklarımdan alınmasınlar. Futbol bu! Hatalar oyunu. Oluyor maalesef böyle şeyler. Her futbolcunun başına gelir!  Başınızı dik tutun. Bu tribünlerin hakkı, her zaman ikinize de helaldir! Hele ki İsmail kardeşim, sakat sakat verdiğin mücadele, gözlerden kaçmadı. Acıdan kıvranmana rağmen, maçın sonuna kadar direndiğini, maçı zorlukla tamamladığını gördüm.Yerini dolduracak kimse de yoktu. Biliyorum. Seni tebrik ediyorum, alnından öpüyorum... 
   Sakatlıklardan söz açılmışken, sakatlığı sebebiyle uzun süredir forma giyemeyen Enes, ikinci 45 dakikada oyuna girdi. Kalite, kendini her zaman belli eder. Topu  tutuşu bile herkesten farklı. Ben de topçuluğum zamanı sakatlıklar yaşadım. Biraz çekingen olması, kora kor mücadelelerden kaçması normal. Bu ürkekliği de maç oynadıkça, üzerinden atacaktır. Play of maçlarına kadar, eski formunu yakalayıp, üzerine çıkmasını bekliyorum. 
   Bugün adını anmam gereken iki isim daha var. Birincisi İshak Kurt. Çok beğenerek ve saygı duyarak takip ediyorum. Saygı duyduğum ve kendime çok benzettiğim yönü, takımını düşünmesi, bencil olmaması. Yüz forvetten, doksanbeş'inin  şut çekeceği bir pozisyonda, kendi istatistiğini düşünmedi, yine pas yaptı ve maçı kurtardı. Bunun adına karakter derler! İkincisi ise Sefa. Attığı ikinci gol, usta işi idi. Savunmayı bir sola, bir sağa yatırdı ve köşeye, durdurulamaz bir plase bıraktı. Ama hiç gol atmasaydı da, adını anacaktım. Başına geçtiği bütün duran topları çok iyi kullandı. Takım olarak iyi günümüzdeydik diyebilirim. Baskılı oynadığımız için, bir çok köşe atışı kazanıyoruz ve duran top kazanıyoruz. Sefa da topları içeri fena kesmiyor. Ama yine de ölü toplar için organizasyonlar denenebilir. 
   Şimdi önümüzde bayram mesaisi var! Kuşadası istim üzerinde!  Yıka, yaka geliyorlar! Ligde kalmak için var güçleri ile savaşıyorlar. Rakibi ciddiye almazsak, bayram zehir olur! Arkadaşlar, sakın rehavete kapılmayın! Çok zor maç olacak! Ben futbolcu kardeşlerime güveniyorum. İçime doğan bir şeyi de aktarmadan geçemeyeceğim: Stoperlerimizden biri, gol atacak! Umarım bu tahminimde, mahçup olmam! 
   Göğsünde Atatürk'ün armağan ettiği, ay yıldız bulunan kulübün taraftarlarını da, çifte bayrama davet ediyorum! 
   Sevgi ve Saygılarımla