Türkiye'de bir diğer kanayan yara, Futbol. Bazılarının ayaktopu diyerek, burun kıvırdığı, 22 deli bir topun peşinde diyerek aşağıladığı ve hiç ilgilenmediği ama bazılarının yaşam biçimi olarak gördüğü, onsuz yapamadığı ve hayatını buna göre ayarladığı, maddi değeri ise milyarlarca doları geçen bir oyun.
Birçok konuda olduğu gibi bizde farklı, dünyada farklı...
Ama hangi coğrafyada olursanız olun, futbol asla sadece futbol değildir. Bundan çok daha fazlasıdır. Paradır. Şöhrettir. Güçtür. Ekonomidir. Siyasettir ve çok enteresan,bana göre adaletin sembolüdür.
Diğer ayakları düzelir. Eğer adalet kısmı düzelirse. Sistemi iyi kurulursa. Çok zor değil. Gelin size başka bir Türk futbolu kurayım...
Adı süper, kendi zavallı ligimizi, düzeltip, şenlendirmek, tekrar ilginç hale getirmek zor değil.
O kadar yıl top oynamama, bu işten para kazanmama rağmen, hatta alt liglerin ve milli takımlarımızın maçlarını gazeteler için yorumlamama rağmen, süper lig takip etmiyorum. Çünkü gerek yok. Sadece derbileri izlemek yeterli. Ki, bazen o bile sıkıcı oluyor. Türkiye'deki lig, bana her zaman, İspanya'daki boğa güreşlerini hatırlatır! İstanbul takımları gelir, tıpkı matadorlar gibi... Kazanabilirlerse, kendi güçleri ile kazanırlar. Kazanamazsa hakemler devreye girer. Ve kırmızı kart, penaltı vesaire ile maçı kazandırırlar. Bu süreçte de sürekli kavga ederler. Hakemler hep sizi tutuyor diye...
Ve eğer siz bu kulüplerden birinin taraftarı değilseniz, bu komediyi karşıdan seyretmek dışında, elinizden bir şey gelmez.
Bizim ülkemizde maalesef sağlıklı bir futbol kültürü yok. Batılı ülkelerde, futbol bir haftasonu eğlencesidir. Aileler bir araya gelir. Gençler, ihtiyarlar, kadınlar çocuklar bir araya gelir. Sosyalleşir. Stadın yolunu tutar. Marşlar, şarkılar, takımını destekler. Yemeğini yer. İçkisini içer. Kazansın, kaybetsin, arkadaşları ile güzel, kaliteli vakit geçirir. Stresini atar ve evine döner. Sırf başarılı diye, hakemler koruyor diye başka şehirdeki bir takımı desteklemeyi aklından bile geçirmez. Bunu, doğduğu toprakları, arkadaşlarını, ailesini satmak olarak görür!
O yüzden, herkes şehrinin takımını destekler. Bizde ise medya 3 gazete fazla satsın diye, 5 dakika fazla izlensin, reyting alsın diye, herkes bu üç takımın taraftarı yapılmaya çalışılır! Suni düşmanlıklar yaratılır. Ahlaksız bir sürü insan, ekranları doldurur ve günlerce incir çekirdeğini bile doldurmayacak mevzularla gündemi yönlendirip meşgul ederler. Halbuki sıkıntı, futbolseverleri stada çekememektir. Anadolu takımları seyirci bulamaz, çünkü vaat ettiği bir başarı yok. Nasıl olsun? Rakiplerinin bütçesi, kendisininkinin yüz katı! Kaldı ki, denk takım kursalar bile arka sokaklarda hakemler doğrar, yolunu keser. Başarı gelmez! Şehrin seyircisi, hakemlerce doğranmaktan bıkar! İstanbul takımlarının maçlarını televizyondan izler. Statla ilgisi de böyle böyle kesilir. Hiç gitmediği statlardaki, hiç görmediği rakip seyirciye düşman olur! İçinde yaşadığımız durum olmasa, karşıdan seyrediyor olsak, çok komik!
Maalesef yer bitti. Çözüm önerimi yazamadım. Yarın da çözüm önerimi, siz değerli Haberekspres Gazetesi okuyucuları için, bu köşeden paylaşacağım.
Sevgi ve Saygılarımla