Milli takımımız, Avrupa Uluslar Kupası, A Ligine yükselme play of ilk maçında, Istanbul'da Macaristan'ı 3-1 mağlup etti. 3 gün sonra oynanacak rövanş maçı için avantajı cebine koydu.

Yıllardır izlediğim en  kaliteli, en tempolu maçlardan birini izleten milli takımımızı ve Macaristan milli takımını tebrik ediyorum. Sahada öyle bir mücadele vardı ki, izleyen herkesin başı döndü! Oynayanların halini siz düşünün! Temponun premiyer lig maçlarının bile üzerine çıktığı bölümlere tanıklık ettik!
   Montella rakibi iyi analiz etmiş. Sahaya çıkardığı 11, birbirini tamamlayan bir kadro olmuş. Daha önceki milli takım yazılarımı takip edenler hatırlayacaktır, bu milli takımın temposu için, çok olumlu yazılar yazmıştım. Gerçekten fizik kalite olarak üst düzey bir takımımız var. Macarlar da çok koşan, baskı yapan bir takım. İki takımın da fizik kalitesi üst düzey olunca, ortaya doyumsuz bir oyun çıktı. Tabi bizim çocukların topa hakimiyeti, rakiplerinden daha iyi. Bu da skora yansıdı. Maçın başında seyirci baskısıyla, sahadaki baskı birbirini tamamlayınca, rakibin eli ayağına dolaştı. Sahanın en iyilerinden biri olan Oğuz, iki asistle milli takıma, mükemmel bir başlangıç yaptı. Milli takım kariyerinin devamında kendisine başarılar dilerim. 
   Her iki takım da o kadar iyi pres yaptı ki, herhangi bir taktikten bahsetmek mümkün değil. Tam bir kaos futbolu sahadaydı. Topu ayağına alan, saniye boşluk bulamadı. Hemen bir rakip yetişti, baskıyı yaptı. Çabuk düşünemeyen, topu ayağından çabuk çıkaramayan, top kaybı yaptı yada sert faullere maruz kaldı. Bu tip maçlarda, hocalar elindeki en iyi kadroyu sahaya sürer ve en iyisini umut eder. Bu noktadan sonra iş, futbolcuların kumaşına ve isteğine kalır!  Bugünkü gibi her iki takım da çok istekliyse, iş kumaşa, yani futbolcu kalitesine bakar. Neyse ki bizim çocukların teknik  kalitesi rakiplerinin üzerindeydi.
   Oğuz ilk asistinde, Orkun'un önüne topu yumuşacık bıraktı. Orkun da en iyi yönünü gösterdi, ceza yayı üzerinden, hepimizi alıştırdığı, ayak içi sert plaselerinden birini gösterdi. Çok klas bir gol oldu. İkinci asistinde ise topu resmen Kerem'e çarptırdı!  Zaten Kerem de bir kafa vuruşu yapmadı. Top Kerem'in  omzuna çarptı! Bu ana kadar, bizim çocukların en kötüsü olarak görünen Kerem oyundan çıktı!  Yerine bambaşka bir Kerem girdi!  Öyle ki, bu golün moraliyle, Kerem 3. golün asistini yaparken, öyle bir kalite gösterdi ki, takdir etmemek elde değil! Bir tebrik de Kerem'e! Hakan ve Orkun orta sahada çok başarılıydı. Devamında oyuna giren İsmail'i de beğendim. Abdülkerim  de günün bir diğer başarılı ismiydi. Şimdi bu ismini andıklarım başarılıydı da diğerleri başarısız mıydı? Hayır, takım olarak iyiydik. Ama bu ismini zikrettiklerim ekstra başarılıydı. 
   Peki şimdi diyeceksiniz, hiç mi eleştireceğin bir şey yok?  Hemen söyleyeyim:  Bu jenerasyonun yumuşak karnı, maalesef kalecilerimiz... 
   Türk spor medyasını anlamak gerçekten çok zor. Bu kalecileri yere göğe koyamıyorlar!  Bence hepsi yetersiz. Avrupa'ya gitseler, hiçbiri büyük liglerde oynayamaz. Ancak ikinci liglerde yedek kalırlar. Dün de Uğurcan,takıma öyle bir gol yedirdi ki akıllara zarar! Allahtan bir daha kaleyi tutan ilk şutları 87. dakikada geldi. Onda da topu kaleci değil, defans çıkardı!  Acilen bir kaleci yaratmamız lazım. Yoksa yazık olacak bu altın jenerasyona! Bir diğer beni rahatsız eden konu da maç öncesi Milli Marşlar okunurken, Macar Milli Marşının ıslıklanması oldu. Macaristan Cumhurbaşkanı, daha iki ay önce, biz de Türk'üz!  Atilla'nın torunlarıyız demişken, bu ıslıklama bize yakışmadı! Ne yani Azerbaycan gelse onların da mı milli marşı ıslıklanacak? Kaldı ki kim gelirse gelsin, milli marşın ıslıklanması bizim gibi necip bir millete yakışmaz! Bu kötü alışkanlığı, bir an evvel terk etmemiz lazım... 
   Milli takımımıza, 3 gün sonra oynanacak rövanş maçında başarılar dilerim. İnanın hiç kolay bir maç olnayacak. Futbol kalitesinin, üst düzey olacağını kesin olarak söyleyebilirim. İkinci maçın gollü geçeceğini ve kazanacağımızı düşünüyorum... 
   Sevgi ve Saygılarımla