Paris’te, 26 Temmuz’da 33. Olimpiyat oyunları görkemli bir açılışla başladı. Fransa 1924 yılındaki olimpiyatlara ev sahipliği yapmıştı ve tam bir asır sonra bu onura tekrar sahip oldu.

Açılış törenleri dünyanın neredeyse tüm ülkelerinde canlı olarak yayınlandı. Bu törende kullanılan sembolleri izlerken böyle bir yazı yazmanın gerekli olduğunu hissettim.

Törenler büyük ölçüde woke kültürünün sembolleriyle yüklüydü. Peki nedir bu woke kültürü?

Woke kültürü tamlamasını son dönemde sıkça duyar olduk. Önce, dünyanın en ünlü dizi/film platformunun woke kültürünü yaymaya çalıştığı ile ilgili pek çok eleştiri yapıldı. Bu platformda sıklıkla LGBT bireylerin hikâyelerine yer verilen dizi ve filmlerin yayınlanması, tarihi filmlerde bile beyaz olduğu bilinen tarihsel kahramanların siyah aktör ve aktrisler tarafından canlandırılması bu eleştirilerin temelini oluşturuyordu. ABD’de ise woke kültürü siyaset ve sanat dünyasında oldukça belirleyici bir yere sahip. Dışlayıcı ve sert diliyle woke, savunduğu değerlerin dışına çıkanları hemen Cumhuriyetçi ve Trumpçı olmakla itham ediveriyor.

"Woke" terimi, "uyanık" anlamına gelen İngilizce "awake" kelimesinden türetilmiştir. Bu manada woke, toplumda dışlanan, ötekileştirilen ve kimi zaman marjinalleştirilen grupların varlığını gören, farkında olan ve onların varlıkları hakkında uyanık olan anlamında kullanılıyor. Temelleri 1960’lardaki ırkçılıkla mücadele eden Sivil Haklar Hareketi’ne dayanan woke kültürü savunucuları genellikle ırkçılık, cinsiyetçilik, homofobi, ekonomik eşitsizlik ve diğer adaletsizlikler gibi konulara karşı duyarlılığı artırmayı ve bu konularda bilinçli ve aktif bir tutum sergilemeyi hedefledikleri iddiasındalar. Özellikle ABD’de ırkçılığı, homofobiyi ve ayrımcılığı çağrıştıran sözcükleri kullananlara karşı mücadele, woke kültürünün en önemli mücadelelerindendi. Büyük ölçüde başarılı olan bu mücadele mesela siyahlar hakkında oldukça aşağılayıcı bir içeriğe sahip “negro” sözcüğünü gündelikten dilden neredeyse tamamen sildi.

Özellikle Amerikalı Demokratların büyük kısmı woke kültürünün argümanlarına yakın duruyorlar. Henüz daha kampanyanın başı olmasına rağmen Kamala Harris’in de konuşmalarında woke kültürüne ait pek çok sembolü kullandığı, destek verenlerin de woke için markalaşmış bazı dans figürlerini yapmaya başladıkları görülüyor.

Woke kültürünü savunanlar kadar, onu eleştirenler ve hatta bu kültürden nefret edenler de mevcut.

Örneğin sosyalistler woke kültürünin bir hedef saptırmaya neden olduğunu, gerçek mücadelenin emek sermeye çelişkisi içinde emekçilerin yanında saf tutmak olduğunu; ancak sermeyenin bu kültürü üreterek mücadeleyi emekle dayanışmadan koparıp, siyahlar ve LGBT ile dayanışmaya evirdiklerini iddia ediyorlar. Sosyalistlere göre bu kültür işçileri yalnızlaştırıp, dikkati diğer gruplar üzerine yöneltip, sermeyenin karına kar katmasına neden oluyor.

Muhafazakârlar ise LGBT’nin woke kültürü içinde bu kadar görünür kılınmasının sapkınlık olduğunu düşünüyor. Onlar woke kültürünü, kültürel mirasa, geleneklere ve dini değerlere açık bir saygısızlık ve saldırı olarak değerlendiriyor.

Amerikan Demokratları içinde de woke kültürüne karşı açık cephe almış gruplar var. Bu gruplar woke kültürünün hedeflerinin belirsiz olduğunu ve bu belirsizliğin etkili politika yapımını zorlaştırdığını savunuyor. Ayrıca bu kültürün toplumda bir polarizasyon ve bölünmeye neden olduğunu, insanları "biz" ve "onlar" şeklinde böldüğünü ve toplumsal uyumu zorlaştırdığını öne sürüyorlar. Bu gruplar, woke kültürünün Amerikan toplumunda bir aşırı duyarlılık yarattığını, hatta bu aşırı duyarlılık yüzünden ifade özgürlüğünün de zaman zaman zarar gördüğünü; bazı gündelik dilsel alışkanlıklar yüzünden aslında ayrımcı ya da tutucu olmayan kişilerin bile bir sözcük kullandığı ya da belli bir konuda fikir beyan ettiği için itibar suikastlarına uğradığını iddia ediyorlar.

Son olarak woke kültürüne kategorik olarak karşı olan diğer bir grup daha var. Bu grup komplo teorilerine fazla teşne… Bunlar adına “küreselciler” dedikleri bir sermaye grubunun dünyayı yönetirken tek bir ulus ve tek bir kültür oluşturmaya çalıştığını, bunun da woke kültürü olduğunu iddia ediyorlar. Bu gruba göre küreselciler milliyetsiz, dinsiz ve cinsiyetsiz bir dünya toplumu yaratmak istiyor. Aşı karşıtı, düz dünyacı, “insanlık asla Ay’a gitmedi”ci bu gruplar dijital platformlarda kurdukları ağlarla her gün yeni ve garip fikirleri dolaşıma sokuyorlar. Woke kültürü de ilginç sembolleriyle bu gruba bolca malzeme sunuyor.