Müthiş bir haftasonu geçiren İzmir ekibi, basketbolda, Denizli Merkez Efendi'den sonraki ikinci ilk saha maçında, Mersinspor'u da yüzler kulübüne üye yaptı! 107-82

Futbolda ise, son dakikaları büyük heyecana sahne olan mücadelede, son on dakikada penaltı kaçırmasına rağmen, doksan+2 de attığı golle 3 puanı Düzcespor deplasmanında, hanesine yazdıran Karşıyaka, rakiplerinin, haftayı birer puanla tamamlamasıyla liderliği ele geçirdi. 1-2
   Kadın voleybol takımımız da haftayı galibiyetle kapattı. Ve 3 branşta birden galip geldiğimiz, müthiş bir haftasonunu geride bıraktık. 
    Basketbolla başlayalım:  
    Sipahi ve Boutsiele'nin çok verimli oynadığı bir takım vardı sahada. Sipahi hem topu paylaştırmadaki seçimleri hem de kendi sorumluluk alıp topu kullandığı anlardaki becerisiyle harika işlere imza attı. Karşıyaka'da yıldız sayısı o kadar fazla ki, topu paylaştırmak gerçekten çok zor! Her topu eline alan, sayıyı yapıyor! Normalde oyun kurucular, zor pozisyonda da olsa,son basketi atmış, eli sıcak olan oyuncuyu tercih eder. Karşıyaka'da böyle bir sorun yok! Eller hep alev alev! İlk yarı boş döndüğümüz hücum sayısı, bir elin parmaklarını geçmez! Zaten attığımız 55 sayı da bunun göstergesi. Sakın Mersinspor'u boş takım sanmayın. Papa Cruz liderliğinde yetenekli ve tecrübeli bir takımları var. İlk yarıda ne zaman arayı açmaya başlasak, reaksiyon gösterdiler ve farkı açmamıza izin vermediler. 
    Üçüncü çeyreğe de çok iyi başladık.Topu iyi çevirdik. Arka arkaya bulduğumuz boş şutları da iyi değerlendirdik. Bir anda fark yirmi sayıyı buldu. Bu dönemde savunma direncimizi de bir tık arttırdık. İşler bir anda kolaylaştı. Üçüncü periyodun sonunda 80 sayı barajını geçtik. Çeyrek sonuna doğru Mersin ekibi, yine bir direnç göstermeye çalışsa da Ufuk hocamız yerinde bir kararla, savunma direncimizi arttırmak için, yerli oyuncuları oyuna sürdü. Bu dönemde de genç Demirel hem savunmada hem de hücumda büyük katkı verdi. Mersin ekibi iyi kadro demiştim. Ama rotasyonu dar. Bizim yerli oyuncular fırtına gibi sahaya dalınca nefesleri yetmedi. 
     Bu takım korunursa, bu salonda, ligin birçok takımını yüzler kulübüne üye yapar! Artık şu salonu da dolduralım lütfen! Bu kadar iyi basketbol oynayan bir takım, yalnız bırakılmamalı. Evet biletler pahalı ve yine evet federasyon bizim maç saatlerini, özellikle erken saatlere koyuyor. Ama göğsünde Atatürk'ün verdiği ay-yıldızı gururla taşıyan kulübün taraftarını yıldırabilirler mi?  ASLA!!! Federasyon maçları sabaha karşı 3'te bile oynatsa, salondaki yerimi alacağım! 
    Gelelim futbola... 
    Basketbol maçını salonda izlediğimden, futbol maçının ilk 20 dakikasını takip edemedim. Ekran başına geçtiğimde Düzcespor penaltı kullanıyordu. Rakip oyuncu ustaca penaltıyı aldı! Golü yedikten sonra bile inancımı bir an olsun kaybetmedim. Takımımız hem yetenek hem de fizik kalite olarak rakipten üstündü. Ferdi sol kanatta büyük üstünlük kurdu ve bütün önemli ataklarımız da bu kanattan geldi. Bunlardan birinde gelen ortayı da net bir kafa vuruşuyla değerlendirdik. Golden hemen önce Enes'in şanssız kafa vuruşu direkten geri geldiğinde, golün sinyalini almıştım. Nitekim birkaç dakika sonra golü bulduk. Bu noktaya kadar, yatarak, vakit geçirerek maçı kazanacağını zanneden Düzcespor, pabucun pahalı olduğunu görünce öne çıkmaya başladı. Böyle süre geçirmeye oynayan ekiplere karşı, alınan son dakika galibiyetleri büyük keyif veriyor! Son on dakikada kazandığımız penaltı, süper ligde olsa VAR tekrar ettirirdi. Çünkü kaleci vuruş anında çizgide değildi. En az bir metre öndeydi. Hakem burada büyük hata yaptı. Neyse ki 90+2'de gelen gol, neşemizi yerine getirdi. Burada İshak Kurt kardeşimi, soğukkanlılığından dolayı tebrik ederim. Birçok forvet, orada kaçırdığı penaltı etkisiyle topu kaleye vururdu. Ama Kurt kardeşim, doğruyu yaptı ve galibiyetin mimarı oldu, Kendisini ve tüm takım arkadaşlarını gönülden tebrik eder ve gözlerinden öperim. 
    Yönetim hem futbolda, hem de basketbolda hedefe gidecek takımları kurdu. Lütfen artık bu şehir bir kere arkamızda dursun! Destek zamanı geldi. Belediye, büyük şirketler ve politikacılar!  Sözümüz size! Bizi yok saymayın! Yoksa yeri zamanı gediğinde biz de sizi yok sayacağız!  Son sözüm holdinge! 
   Evet 26 yıldır Karşıyaka'ya destek oldunuz. Ama bu karşılıksız değildi. Bugün Avrupa'da markanız biliniyorsa bunun sebebi Karşıyaka'dır! İsminizi bütün Avrupa'ya duyurdu. Bu dönemde bütün Avrupa ülkelerinde maç yaptı ve aldığı başarılı sonuçlarla adınızı bütün Avrupa'ya ezberletti. Şimdi de Avrupa Şampiyonu olacak bir kadro var. Desteğinizi kesmeyin. Hatta arttırın. Holding biryerlere geldiyse bunda Karşıyaka Spor Kulübü'nün büyük katkılarını inkar edemezsiniz! Sizin hiç mi strateji uzmanınız yok? Asırlık kulüp Karşıyaka, bir şekilde ayakta kalır. Ama bu desteği keserseniz, hem yavaş yavaş Avrupa piyasasından silinirsiniz hem de bunca yıldır aldığınız halk desteğini de kaybedersiniz. Bir strateji uzmanı bulmanızı yada en azından danışmanızı tavsiye ederim. 
   Bundan sonra vakit buldukça Kadın Voleybol takımımızın maçlarına da gideceğim ve size oradan bilgiler aktaracağım. 
    Sevgi ve Saygılarımla