Türk Dil kurumu’nun yaptığı anket sonucu 2024 yılının kelimesi "kalabalık yalnızlık" oldu.
Bu iki zıt kavramın, birbiriyle el ele verip ruh halimizi tanımlaması çok şey söylüyor aslında. Sözün bittiği, duyguların boğaza düğüm olduğu o anların terimleşmiş hali gibi: "Kalabalık yalnızlık."
Modern çağın en ironik armağanı, belki de insanın insandan koptuğu bu yeni "bağlılık" düzeni.
Artık bir sofrada, aynı yemek tabağına uzanırken bile kimse kimseye bakmıyor. Gözler, bir ekrana ya da boşluğa düşmüş durumda.
Evlerin içi kalabalık, kalpler ise bomboş.
Oysa bu kavram, yalnızca teknolojiyle çerçevelenmiş bir sorun değil; özünde, şairlerin yüzyıllar boyunca haykırdığı o derin yabancılaşmayın modern bir yüzü.
Bir zamanlar toplulukların arasında kızışan dostluklarımız, şimdi sosyal medya "takipçi"lerine dönüştü.
Artık birbirimize "beğeniler"le dokunuyor, "hikayelerle" var oluyoruz. Ancak bu hikayelerin çoğu, yalnızca bir maske. Kalabalıklar içinde kaybolan çıplak gerçek, hepimizin derin bir sessizlikle haykırdığı şu soruyu içeriyor: "Neredesiniz?"
Gelin, bir an dürüst olalım. Telefon rehberlerimiz dolup taşarken, neden birini aramaktan korkar olduk?
Neden, "Nasılsın?" sorusu bile bazılarımızın ıssızlığını aşmak için yetersiz kalıyor?
Kalabalıkların içinde, o parıldayan çığlıklara neden sağırız?
Bu kavramın 2024 yılının kelimesi seçilmesi, sadece bir tesadüf değil.
Toplumsal bağlarımızın zayıfladığı, "ben" merkezli düşüncelerimizin "biz"i öldürdüğü bir dönemde yaşıyoruz.
Artık sohbetlerimizi bile yarım yamalak sürdürüyoruz. Birbirimize dokunmak, dinlemek, anlamak yerine, anın telaşına kapılıyoruz. Zamanımız var ama ruhumuz yok.
Oysa "kalabalık yalnızlık", çaresiz bir kehanet değil.
Bu kavramın arkasında bir çağrı var: Bağlarımızı yeniden güçlendirme, kalplerimizi yeniden konuşturma çağrısı.
Büyük bir dünyada, "biz" olmaya geri dönme fırsatı. Bu kadar yalnız hissetmemizin nedeni, aslında bu kadar uzaklaşmamızdan başka bir şey değil.
Belki de bir dahaki sefere bir "beğen" tuşuna basmak yerine, bir dostumuzu aramalıyız. Belki de bir kahve için buluşmalı, bir hikayeyi gerçek bir gülümsemeyle paylaşmalıyız.
Kalabalık yalnızlığının sessiz çığlığını duyabildiniz mi?
Artık bu çığlığı susturmak için harekete geçmenin vakti geldide geçiyor bile.
GÜNÜN TAVSIYESİ
Hadi, yazıyı okuman bittiyse bir dostunu ara, hatırını sor