Eskiden ne güzeldi... Yılbaşı yaklaştı mı sokakları çevreleyen Milli Piyango bayilerinde kuyruklar uzar, biletler kapışılırdı.
Kiminin hayali bir ev, kiminin borçsuz bir hayat... Kimisi sadece yeni yıla bir umutla girmek isterdi. Bilet almak bile yeni bir başlangıcın heyecanı olurdu. "Ya bana çıkarsa?" diyen gülücüklerle süslenirdi insanların yüzü.
Şimdi? Bırakın umudu, bir bilet bile almak cep yakıyor. İnsanların umutlarını satın alabilmesi bile lükse dönüştü. Tam büyük bilet 600 lira. Çeyrek bilet alayım deseniz 150 lira... Bir aile yeni yılda sofraya iki tane fazladan mandalina koyarken düşünürken, bu fiyatlar kimin gözüne umut gibi gelir?
Peki ya o büyük ikramiye?
Yıllardır dilden dile dolanan söylentiler: "Kimseye çıkmıyor, zaten hep aynı yerlere gidiyor."
Umut beslemek bir yana, insanlar inanacak bir şey bile bulamıyor artık. Belki de bu yüzden eskisi kadar kuyruklar yok. Kimi ekonomiye, kimi sisteme, kimi de yeni yıla gözlerini kısmış şüpheyle bakıyor.
Oysa yeni yıl neydi? Yeni bir başlangıcın umudu...
Geleceğe dair gökkuşağı gibi ışıldayan hayallerdi. Ama şimdi sadece rakamların konuştuğu, faturaların sırtımıza yük olduğu bir dönemdeyiz.
Umut ucuz değil artık.
Hatta umut satın alacak para bile yok cebimizde.
Ama yine de insanlar küçük mutlulukların peşinde. O eski yılbaşı heyecanını bulamayacak olsalar bile, bu sene de bir şeyler değişecek diye düşünenler var. Kim bilir, belki de yeni yılın en büyük mucizesi bu umutsuzluğun arasından filizlenecek dayanışmadır.
Ne demişti Nazım Hikmet?
"Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür, Ve bir orman gibi kardeşçesine..."
Ümit ederim ki yeni yıl bize sadece rakamların ötesinde, paylaşmayı, dayanışmayı ve yeniden inanmayı getirsin.
Belki şans bize vurmaz ama içimizdeki insaniyet ve dayanışma bir gün herkese kazandıracak.
GÜNÜN SÖZÜ
Yeni yıla gönlünüzce bir başlangıç diliyorum.