Cemaatlerin ve tarikatların kol gezdiği bir ülkede, demokrasi olmaz, insan hakları olmaz hele hele adalet hiç olmaz.
Meşhur bir deyim var herkes bunu bilir; “Silah satan barış istemez, ilaç satan sağlık istemez, din satan bilgi ve birikim istemez.” Zaten bizim olan dinin bize satılmasına müsaade etmeyeceğiz. İslam dini bizimdir. Bunu kimseden öğrenmemize gerek yok. Çünkü Allah bile onun rehberini göndermiştir. Kur’an’ ı Kerim var, merak ettiğiniz her şeye oradan ulaşabilirsiniz. Bunun için cemaatlere ve tarikatlara gidip el etek öpmenize gerek yoktur.
Camide maaş alan imamın arkasında namaz kılmak ne kadar doğrudur bazen düşünüyorum. İbadet adı üstüne içten gelen ruhani bir yaklaşım bir maneviyattır. Bedeli karşılığı namaz kıldıran imamların maneviyattan uzaklaşmış olduğunu düşündüğümde, arkasında namaz kılmanın ne kadar doğru olabileceği de düşündürücüdür. Allah’a ibadet ettirmenin bedeli alınır mı? Bedelli ibadet olur mu?
Bilmediğimiz bir dilde rehberi Kur’an’ı okumanın faydasını göreni görmedim. Anlayanı da görmedim. Rehber yol gösterici kutsal kitabımız Kur-an’ı okumanın anladığımız dille gerçekleşmesi sonucunda insani ahlakın yerle yeksan olmadığını görmemiz mümkün olur.
İslam'ın beş şartı ile ilgili , İslâm Dini'nin Ehl-i Sünnet ve Ca'feriyye mezheplerine göre büyük önem arz eden beş ibadeti. Bu şartlar sırasıyla: Şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, oruç tutmak ve hacca gitmektir. Şehâdet etmek dışındaki şartlar itîkâdî yani dininin inanç esaslarına dâir olmayıp, âmeli yani davranışsal, ibâdetsel şartlardır. Çoğu İslam âlimi dini inanç esaslarına dâir kurallar benimsendiğinde kişinin Müslüman kabul edileceğini, davranışsal ve ibâdetsel yönlerin en azından inanan olmak açısından bağlayıcı olmadığını öne sürmüşlerdir. Bazı İslam âlimleri ise imanın yani inancın ancak davranış ve ibadetlerle tamam olacağını bu nedenle şehadet getirip Müslüman olduğunu iddia eden kişinin ibadetlerini yerine getirmemesi halinde Müslüman kabul edilemeyeceğini ileri sürmüşlerdir. (vikipedia kaynak)
Demekki Kur’an’da islamiyetin şartları yazmıyor…
Rivayete göre Cebrâil sahabelerden Dıhye kılığına bürünerek peygamber ve arkadaşlarını ziyaret eder, peygambere çeşitli sorular sorar: "Ya Muhammed! Bana İslam'ın ne olduğunu söyle!' Muhammed: 'İslam; Allah'tan başka tanrı olmadığına, Muhammed'in de Allah'ın elçisi olduğuna tanıklık etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman ve gücün yeterse Beyt'i hac etmendir' der. Bunun üzerine O zat: 'Doğru söyledin' der. Tabii ki rivayete göre !
Kelime-i şahadet ; “Ben şehadet ederim ki, Allah’tan başka ilah yoktur. Ve yine şehadet ederim ki, Muhammed Onun kulu ve resulüdür.”
Kelime-i Şehadet'in ilk kısmında Allah'tan başka ilah olmadığına, ikinci kısmında ise Muhammed'in Allah'ın kulu ve resulü olduğuna tanıklık edilir. Kelime-i Şehadet bu tanıklığın dille açıklanması anlamına gelmektedir. Asıl islamın inanışın ana temeli burada bulunmaktadır. Bu ne rivayettir ne de sonradan duyumdur… Bugün gerçekten İslam yaşanıyor mu yoksa rivayete göre rehber Kur’an’ ı Kerim’den uzak yorumlarla dini mi yaşıyoruz birazcık olsun sorgulayalım istedim. Ne haddimize din bilimcileri varken bize demi ama benim İslam dinim mantık dini olduğuna göre mantığa ters hiçbir şeyi kabullenemiyorum… Mantığınızın almadığı hiçbir şey İslam dininde olmaz… Ahlakın olmadığı yerde din iman olmaz… Yaradan’a Resullullah’tan başka aracılık kimse yapamaz. Çünkü tek rehber Ku’'an’dır. Resullullah da rehberimizi bize iletmiştir okuyup anlayalım hayatımıza uygulayalım diye!