Son günlerde Kıbrıs sorunu yeniden uluslararası gündemin merkezine oturdu.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın İngiltere ziyaretinden sonra yaptığı açıklamalar, ve ABD ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) arasında imzalanan "Savunma İşbirliğine İlişkin Yol Haritası" büyük bir yankı uyandırdı. Ayrıca, Netflix’te yayımlanan "Gazimağusa" dizisi de Kıbrıs meselelerinde yeni bir tartışma konusu haline geldi.

ABD-GKRY Savunma İşbirliği Anlaşması

ABD ile GKRY arasındaki yeni savunma işbirliği anlaşması, Kıbrıs meselesinde ciddi bir gerilimi beraberinde getirdi. Türkiye Cumhuriyeti Milli Savunma Bakanlığı (MSB), bu anlaşmayı şiddetle kınadı ve KKTC'yi yok sayan bu yaklaşımın gözden geçirilmesi gerektiğini belirtti. Bakanlık kaynakları, ABD’nin bu adımıyla Kıbrıs Türk tarafının güvenliğine zarar verdiğini ve adadaki dengeleri olumsuz yönde etkilediğini ifade etti. Türkiye, adada sürdürülebilir bir çözüm için egemenlik ve eşit uluslararası statü temelli bir yaklaşımın gerekli olduğunu vurguladı.

Cumhurbaşkanı Tatar'ın Açıklamaları

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Londra'daki resmi temaslarının ardından AA muhabirine verdiği demeçte, Kıbrıs Türklerine yönelik ayrımcılığın ve ambargonun kabul edilemez olduğunu dile getirdi. Tatar, Kıbrıs Türklerinin 22 Eylül'de New York'ta BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile yapacağı görüşmede, doğrudan uçuş, ticaret ve temas hakkı gibi taleplerini ileteceklerini açıkladı. Tatar’ın mesajı, Kıbrıs Türklerinin uluslararası arenada daha fazla tanınması ve haklarının korunması yönünde önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

“Gazimağusa” Dizisi ve Propaganda Tartışmaları

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu'nun "Gazimağusa" dizisi hakkındaki sert eleştirileri de dikkat çekti. Ertuğruloğlu, dizinin kara propaganda amacı taşıdığını ve tarihi gerçeklerle uyumlu olmadığını belirtti. Dizinin, 1974'te Türk ordusunun adaya müdahalesini ana sorun olarak sunduğunu ve bu yaklaşımın geçmişte yaşananları saptırdığını savundu. Bakan, dizinin Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından desteklenen bir propaganda aracı olduğunu ifade etti ve bu tür yapımların Kıbrıs sorununa zarar verdiğini öne sürdü.