15 Nisan’da başlayan av yasağı, 1 Eylül itibarıyla sona erdi. Gırgır ve trollere getirilen yasak, yaklaşık 4 buçuk aydır devam etti.

Küçük tekneler ise bu süre boyunca avlanmaya devam etti. İzmir’de av sezonunun startı, Güzelbahçe Balıkçı Limanı’nda düzenlenen törenle verildi. Katılım oldukça yoğundu; eski Başbakan ve Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Aksakallar Konseyi Başkanı Binali Yıldırım, AK Parti İzmir Milletvekilleri, yerel yöneticiler ve il protokolü törende hazır bulundu.

Törende konuşan Binali Yıldırım, Türkiye’nin sahip olduğu 8 bin 500 kilometrelik sahil şeridinin önemine vurgu yaptı. Yıldırım, denizlerin insan yaşamı için vazgeçilmez olduğunu belirterek, “Deniz yoksa hayat da yok. Su yoksa hayat da yok. Denizlerin önemini iki cümleyle ifade etmek mümkün; denizler olmasa insanların yarısı açlıktan ölür, yarısı da soğuktan ölür,” dedi. Ekolojik dengeye dikkat çeken Yıldırım, denizlerin hoyratça kullanılmaması gerektiğini ifade etti.

Güzelbahçe’de deniz ürünleri hali yapılması önerisine karşı çıkan Yıldırım, bölgenin daha fazla genişletilmemesi gerektiğini belirtti. “Güzelbahçelilerin, İzmir’in güzel denizini de temaşa etme hakları var. Her tarafı teknelerle doldurursak haksızlık olur,” diyerek bu konuda net bir tavır sergiledi.

Törenin ardından tekneler denize açıldı, ağlar bırakıldı ve ilk yorumlara göre hal bolca balıkla doldu. Bu bolluk, balık fiyatlarına nasıl yansıyacak? Özellikle son dönemde balık fiyatlarının yüksekliği tüketiciyi oldukça zorluyordu. Geçen hafta Havra Sokağı’nda levrek fiyatları 200-220 TL bandındaydı. Av sezonunun başlamasıyla birlikte fiyatların düşeceği beklentisi hakim. Ancak bu beklenti ne kadar gerçekçi?


Bolluk, genellikle ucuzluk demektir. Balık tezgahlarının dolup taşmasıyla birlikte fiyatlarda ciddi bir gerileme bekleniyor. Peki bu beklenti gerçekleşmezse ne olacak? Yüksek fiyatlar balığın sofralara ulaşmasını zorlaştırırken, av sezonunun başlamasıyla birlikte bu durumun düzelmesi umuluyor. Ancak piyasanın dinamikleri ve aracıların rolü göz önüne alındığında, fiyatların düşmemesi de olası. Özellikle büyük kentlerde balığın ucuzlaması tüketiciler için bir bayram niteliğinde olabilir, ancak bu sevinç kısa sürebilir.

Balıkçılar, büyük umutlarla denize açıldı. Tüketiciler ise av sezonunun getirdiği bolluğun tezgahlara yansımasını bekliyor. Fiyatların düşmesi, balığın daha geniş kitlelere ulaşması demek. Ancak beklentilerin aksi bir durumda, balıkçılığın gerçekleri ve piyasa dinamikleri tekrar masaya yatırılmalı. Balığın bol olması kadar, bu bolluğun sofralara ulaşması da önemli.

Önümüzdeki günlerde balık fiyatlarının nasıl şekilleneceğini göreceğiz. Umuyoruz ki denizlerin bereketi sofralara da yansır ve bu yıl balık sevenler için gerçekten bir bayram olur. Aksi takdirde, denizlerimizin bize sunduğu bu nimetin değerini ve dağıtımını bir kez daha sorgulamak gerekecek. Gözümüz tezgahlarda, umutla bekliyoruz.