Takip edenler hatırlayacaktır, geçen haftaki yazımda 2015 yılında kurulan Barış Çocuk Orkestrasının günümüze kadarki süreçteki hikayesini yazmıştım.
Venezüella’da 1975’te kurulan “el sistema” modeli örnek alınarak, maddi olanakları yetersiz çocukları sanatla buluşturmak adına başlatılan çalışmalar şimdilerde hedefe doğru hızla yol alıyor.
Geçen hafta, 22 Mart Cumartesi akşamı Ahmet Adnan Saygun Kültür Merkezi’nde saat 20.00’de gerçekleştirdikleri 10’ncu yıl kutlama törenlerine katıldım.
İlk açılışlarını hatırladığım için sahneyi dolduran onlarca çocuğumuzu gördüğümde gözlerime inanamadım. 20 çocuğumuzla ve 20 müzik aleti ile atılan ilk adımdan sonra o gece sahnede 160 çocuğumuz 160 müzik aleti (keman, viyola, viyolonsel, kontrbas, flüt, klarnet, trampet, korno, bateri, piyano) ile yer almışlardı.
Barış Çocuk Orkestrasının tanıtım filminden sonra bu hikayenin baş kahramanı Selmin Öney Günöz sahneye çıkıyor ve gecenin programını ve sanatçılarını tanıtıyor.
Orkestra Şefi Hakan Şensoy ile Solist Gülsin Onay.
Balkon bölümü bile dolan salonda, 8 ila 18 yaş grupları arasında yer alan çocuklarımızın sahnedeki yerlerini aldıktan sonra orkestra şefi Hakan Şensoy’un yönetiminde müzik ziyafeti başlıyor.
Bir süre sonra sahneye Gülsin Onay geliyor. Ve çocuklarımızın arasına katılarak o sihirli parmaklarıyla adeta bir piyano resitali veriyor.
Bazen tek başına bazen de çocuklarımızla birlikte ortaya çıkan müthiş konserin yarattığı büyülü atmosferde tüm konuklar adeta kendilerinden geçiyorlar.
Her parçanın bitiminde dakikalarca devam eden alkışlar çocuklarımız için büyük moral kaynağı oluyordu. İnanın ki gördüklerimizi kelimelerle anlatabilmem mümkün değil.
Sonlara doğru bir kez daha sahneye çıkan Selmin Hanım, orkestradaki çocuklarla ilgili bilgiler aktardı.
İşte o an 10 yıl önce başlatılan bu çok özel hareketin nasıl bir başarı grafiği çizdiğini ve hedefe son sürat nasıl koştuğunu çok net anlıyorsunuz.
Düşünebiliyor musunuz, 2015 yılında sıfırdan başlayan çocuklarımızın bugün 3’ü konservatuarı kazanmışlar, 6’sı da Güzel Sanatlar Lisesi Müzik Bölümünde okuyorlar.
Bundan daha büyük bir gurur tablosu olabilir mi? Çocuklarımızın ruh hallerini, ailelerinin sevinçlerini ve onları ayakta alkışlayan onlarca izleyiciyi görmenizi isterdim.
Hele en önde yer alan Baş Kemancı kızımızın kendisine takdim edilen çiçeği bir süre sonra yaptığı konuşmasında, “Ben bu çiçeği bizlerin yetişmesinde büyük emeği olan hocamıza vermek istiyorum” diyerek çiçeği Selmin Öney Günöz’e vermesi son derece duygulu anların yaşanmasına neden oldu.
Ne desem ne anlatsam azdır. Böyle hayırlı işlerle uğraşan, onlarca çocuğun bugünlerini ve yarınlarını değiştiren insanlarımız da var. Özetleyecek olursam, kökleri ailecek sanattan gelen sanatçı bir kadının başarısıydı aslında tüm bu yaşananlar. Sevap işlemek, iyilik yapmak işte böyle bir şey. Sadece toplumsal fayda sağlamak amacıyla çalışan insanlara destek olmak gerekir.
Ben görevime devam ettiğim sürece daima yanınızda olacağım, bu da böyle biline.
Alkışlar Selmin Hanıma. “Yolunuz açık olsun, ne mutlu size”
Ve gece, Parla (100. Yıl Marşı) ile son buldu. Bitmek bilmeyen alkışlarla…