Tehdit, Şantaj, Linç, Dezenfarmasyon, Bölücülük, Ahlaksızlık… Aklınıza ne gelirse,
Sosyal medya, her tarafından iğrenç kokular gelen bir çöplükten farksız bir hal aldı.
Bu çöplük, hayatımızı, hayatlarımızı düzenlemeye çalışıyor.
İnançlarımızı, düşüncelerimizi, değerlerimizi…
Bunları yaparken hiçbir kural tanımıyor, ne ahlaki ne hukuki…
Ne garip ki bunun farkına varan yine bu canavarı yaratanlar oldu(!)
Sosyal medyayı “bela” olarak tanımlayan Avustralya hükümeti çocukların ve gençlerin sosyal medyayı kullanmalarına izin verilmemesini yasalaştırmayı planlarken, Amerika'nın Florida eyaletinde 14 yaş altı çocukların 1 Ocak 2025'ten itibaren sosyal medya platformlarında hesap oluşturamayacaklarını öngören yeni yasa yürürlüğe girdi.
Sadece bunlarla sınırlı değil Avrupa’da, Amerika’da, Rusya’da, Çin’de sosyal medya ile güçlü bir savaş var.
Biz ne yapıyoruz oeki!
5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun, 29 Temmuz 2020 tarihinde kabul edilen yeni bir Kanun ile güncellendiğinde;
“Ülkemizde sosyal medya ile ilgili büyük yasal bir boşluk olduğunu düşünüyorum. Yapılan yasal düzenleme sosyal medya marifetiyle yaratılan kanunsuzluğun, kaosun önüne geçilmesinde önemli ve tarihi bir düzenlemedir. Bu tarihten sonra hiç kimse 'nasıl olsa ceza verilmiyor' diyerek ifade özgürlüğü maskesi altından sosyal medyayı kendi egolarını tatmin etmek için, küfretmek için, kaos yaratmak için, teröre ve ahlaksızlığa destek vermek için kullanamayacak. Sosyal hukuk devletinde bireylerin kişisel hakları, onların ortaklaşa sahip oldukları haklardan fazla olamaz. Devlet toplumsal barışı tehdit edecek, toplumun ortak çıkarlarını bazı bireylerin çıkarları lehine daraltacak şekilde düzenleyebilir” demiştim.
Ama yanılmışım.
Arpa boyu yol alamadık.
Nasılsa ceza verilmiyor düşüncesi kanıksandı.
Yapanın yanına kar kalıyor fikri özümsendi.
Yine sosyal medyada kurulan baskı ile yasa ne uygulandı ne de uygulatıldı.
Bu savaş, diğerlerine benzemiyor, bu düşman, diğerlerine benzemiyor.
Gerçekten radikal bir karar alınmazsa gençliğimiz, geleceğimiz, milletimiz yok olma tehlikesi ile karşı karşıya…