Kayyum atamaları tekrar başladı. Barış açılımı, süreci başlıyor derken, zamanlaması çok manidar bir anda TUSAŞ’ a terör saldırısı gerçekleşti.
Bir hafta 10 gün önce ise cumhurbaşkanı yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, Şanlıurfa Suruç ilçesinde AKP milletvekili İbrahim Halil Yıldız ile Şen Yaşar aileleri arasında barış yemeği düzenleyerek iki tarafı barıştırmışlardı. Sonrasında ise Ahmet Türk’ün belediye başkanlık görevinden alınması tam tamına demokrasiye ciddi bir hançer gibi saplanmıştır. “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu “ denilecek bu ironik olayın kimin eli ile nasıl yapıldığını anlayamıyoruz. Ülke demokrasisine anayasaya hak ve hukuka dayalı olmayan bu çalışma Esenyurt, Batman, Halfeti belediye başkanlarının da görevden alınması ile devam etti.
Kayyum, halkın iradesine kelepçe vurmak değil midir? Hele hele Esenyurt’ ta kayyum atanan İstanbul vali yardımcısı beyefendinin, belediye başkan yardımcılığı görevine AKP’li siyasiyi ataması hak gaspına girmez mi? Nereye kadar bu ülkenin demokratik değerleri askıda kalacak. Hangi el, ülke demokrasisini bu kadar hunharca hançerler de, gerçek siyaset yapan aktörler göremez görmezden gelir?
Hiç bir şey yapamıyorsanız siyasi partiler dönün millete demokrasinin şah damarı millet değil mi? Cumhur ittifakının dışındaki tüm partiler belediye başkanlarını ve millet vekillerini istifa ederek demokrasi dersini Cumhur İttifakı’na vermelidir. Rahmetli Süleyman Demirel’in dediği gibi sine-i millete dönün demokrasinizi millet korusun. Görev yapamıyorsanız yasama organında koltukları boşuna neden işgal ediyorsunuz. Erken seçim çağrısı yapıyorsanız, Sine-i Millet’e dönmek durumundasınız. İktidar partisi bakın bakalım mecburen erken seçime gidiyor mu, gitmiyor mu? Amma “Alan memnun, satan memnun”sa timsah gözyaşı da dökülmemelidir.
Aslında çok sorulması gereken konular var ama sormaya mecali olmayan bir toplum oluştu. Stalin’in tavuğu meselesini hatırlayanlar toplumun sırtına ne kadar ağır ekonomik yük yüklerseniz o kadar da sessizlik oluşumunu sağlarsınız. Bu sessizlik korku egemenliği ile oluşmuş sessizliktir. Sivil toplum örgütlerinin hepsi sus pus sırça köşklerinde keyifleri yerinde iktidarla cankuş geçinip gidiyorlar. Ticaret odaları, esnaf odaları, meslek odaları vs vs aklınıza gelen tüm sivil toplum örgütleri sesiz sedasız geçim derdine düşmüş bir toplumu bizim gibi izliyor. İşgal ettikleri koltuklardan da çok ciddi maaşlar alıyorlar tabiî ki...
Birisi çıkacak da kurtaracak edası ile hayata bakan çaresiz umut canlar da hayalleri ile kala kalıyorlar.
23 yıldır iktidar olan bir partinin genel başkanına yeniden seçilmesi için kanun değişikliği yapalım diyen Cumhur İttifakı’nın ortağı bahçeli bir taraftan da barıştan bahsediyor. Sözümün arkasındayım diyerek APO’nun meclise gelip DEM kürsüsünden konuşmasını diliyor. Barış olacaksa terör bitirilip örgüt silah bırakacaksa gelsin konuşsun demeye devam ediyor. Bunu isteyen bahçeli, kayyum atamalarına da sesiz kalabiliyor. Belediye başkanlarından en iyi tanıdığım Ahmet Türk yıllardan beri terör soruşturması geçiriyor. Sürekli de sabıkası yoktur kağıdı ile belediye başkan adayı olarak yüksek seçim kuruluna adaylık belgelerini veriyor. Aday olmasında seçilmesinde belediye başkanlığı yapmasında hiçbir sakıncası yoktur deniliyor. Adam yıllardır her seçim belediye başkanı oluyor. Ama maalesef yerine bu kaçıncıdır bilinmez kayyum atanıyor. Bazen de “pardon” deniliyor, “yanlışlık olmuş görevinize devam edebilirsiniz” deniyor. Ahmet Türk hatırı sayılır siyasi kürt sorunu ve barış hikayesi yazılacaksa Ahmet Türk gibi aktörler çok önemlidir ve ciddi katkı sağlarlar. Devlet aklı ile hareket edip bu ülkeye tam teşekküllü demokrasiyi getirmek samimiyeti ile tüm siyasilerin davranmasını bekliyoruz. Olmuyorsa dönün millete erken seçim ile millet demokrasiyi taçlandırsın…