Geçen hafta İzmir Bayraklı bölgesinde çıkan orman yangınları ve arkasından henüz 10 gün geçmemişken Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile orman vasfından bu bölgelerin çıkarılması kabul edilebilir bir durum değildir.

İlk başta Bayraklı Belediyesi başkanı olmak üzere sonrasında da İzmir Büyükşehir Başkanı’nın  kıyameti kopartması lazım (Aziz Kocaoğlu değil tabiî ki !). Elimizden bir şey gelmez, nüansları ile “Sessiz sedasız basit kabul etmiyoruz” demek ile  eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in basına “olmaz” demeçleri ile olacak şey değildir. Eğer orman vasfından çıkaracaksanız, yangınlardan önce çıkarsaydınız da atmosfere o kadar zehirli duman yayılmasaydı. O kadar duman ve kimyasal serpinti şeklinde atmosferden denizlere ne olduğu belirsiz kimyasallar yağmasaydı.

Bayraklı sahilindeki balık ölümlerinin yangınla bir bağının olabileceğini de kimse araştırmıyor.  Balık ölümleri her nedense yangınlar kontrol altına alındıktan birkaç gün sonra ortaya çıktı. Hiç mi bağı yok acaba? Bayraklı buna sesiz kalamaz. İzmirli susamaz. Mücadelemiz sürmeli eylem için herkes ayağa kalkmalıdır.

Eski belediye başkanlarından Aziz Kocaoğlu merkezi hükümetinde İzmir’ de birçok işten sorumlu olduğunu ifade etmesi doğrudur. Sonuçta hükumet devleti yönetiyor. Ama şu Aziz abiye bitiyorum ya! Urla’da Kemal Karataş’la tavla oynarken fırsat bulup da İzmir’i yönetmeye çalışması, mevcut büyükşehir belediye başkanına bir çok şirkete yöneticiler atattırması ve destek olması takdire şayan bir hareket. Keşke Tunç Soyer’e de bu kadar yakın davranabilseydi. Ama sinirine ve biraz içsel kin duygularına şeker hastası olmasından dolayı yenik düşmese şeker gibi bir adam. Ama bana sorarsanız başarılı bir belediye başkanlığı yapmış mıdır? Yapamamıştır.

 Dar ekipçilik kadrolaşması ile siyaseti oportünist Alaattin Yüksel ile kontrol altına almaya çalışmış bir sürü İzmir’de parti içi travmalar yaşanmıştı. Hatta bir il kongresinde,“Deniz Yücel’i il başkanı yapacağım” deyince karşısında Utku Gümrükçü’yü çıkaran Tuncay Özkan ile çok ciddi harp bu darplı bir il kongresi yaşamışlardı.  İzmir CHP’de sürekli eleştiri yapılan  Önder Sav, Eşref Erdem ve Deniz Baykal ekipçiliğinden daha da ileriye giderek acımazsızca partilerinin menfaatinin aksine dar ekipçi arkadaş yandaş dost ahbap ilişkileri ile ekipçilikte zirveye oynamışlardır.

 Aziz abi o kadar ileri gitmiştir ki 2014 de büyükşehir adaylığı açıklandığında Genel merkez MYK’yı resmen basıp genel başkana istifa resti çekmiş ve genel başkanına istediği kişileri belediye başkan adayı yapmasını sağlamıştır. Ki bu vesile ile AKP ve MHP İzmir’de 2009’dan sonra ilk defa ciddi sayıda ilçe belediye başkanlıklarını kazanmışlardır.

Adam neredeyse 15 yıl İzmir Büyükşehir Belediye başkanlığı yaptı. Kendisi hakkında o kadar çok gülünecek, ağlanacak, düşünülecek olayları hatırlıyorum ki.  Zamanı gelince köşemden yazacağım.Belki kitap haline getirip siz değerli okurlarıma sunarım. Hele hele şu Alattin Yüksel, adam vekil adayı olduğunda el broşürlerini Alsancak’ta biz dağıtırken, kendisinin kordonda yeni eşi ile spor yapması akıllara ziyan bir anıdır.  (Ona da sıra gelecek Yükseliş Plaza yıkım kararı ile ilgili )! Bugün İzmir’in altyapı sorunları halen devam ediyorsa 15 yıl bu kentte büyükşehir belediye başkanlığı yapmış ancak CHP İzmir’in gelecek 15 yılını ipoteği altına almaya çalışmaktan, altyapı sorunlarına kafasını yoramamış Aziz Kocaoğlu’nun da üst seviyede sorumluluğu vardır.  Körfez kalıcı temizliği için Kanada firmasını kendisine hatırlatırım. Park sorun çözümü sitemini hatırlatırım. Bekleyin sırada çok şey var. Mücadelemiz sürecek Aziz Abi, hem Ata’mın partisine, hem İzmir’e,hem ülkeme zarar veren kim varsa onlarla  sürecek… Siz varsanız sizinle de! Taktir kamuoyunun!