Uluslararası Adalet Divanı, geçtiğimiz hafta İsrail'in Filistin'i işgalinin hukuki sonuçlarına ilişkin "Danışma Görüşü”nü açıkladı.

İçeriği açısından bakarsak pek çok kesimi hatta Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki’yi bile memnun etti Uluslararası Adalet Divanı.

Peki gerçekten durum öyle mi?

Öncelikle belirteyim ki Uluslararası Adalet Divanı’nın danışma görüşünün Ekim’den beri süre gelen soykırım ile hiçbir bağlantısı yok.

Bu danışma görüşünün temeli, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 30 Aralık 2022’de UAD iç tüzüğünün 65. maddesine atıfta bulunarak tavsiye niteliğinde görüş vermesini talep eden bir kararına dayanmaktadır. Talep de 20 Ocak 2023’te Uluslararası Adalet Divanı’na iletilmiştir.

Dolayısıyla yaklaşık bir buçuk yıl sonra danışma görüşü açıklanmıştır.

Divan’ın görüşünde; işgal altındaki Filistin topraklarının parçalanmış ayrık bölgelerden değil, Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Gazze'yi de içeren, tek bölgesel birim oluşturduğunu tespit edilmesi,İsrail'in, Gazze'de işgalci güç konumunda olduğunu bildirmesi elbette önemlidir.

Ancak bu açıklamalar, bugüne ait yeni beyanlar değildir.

Kimse kimseyi kandırmasın.

Uluslararası Adalet Divanı 9 Temmuz 2004 tarihinde yani 20 yıl önce de“İşgal Altındaki Filistin Topraklarında Duvar İnşasının Hukuki Sonuçları Konusundaki Danışma Görüşü” nde İsrail için “İŞGALCİ” ifadelerini kullanmış ve yine İsrail’i kararda bahsi geçen hukuki sorumluluklarını yerine getirmeye çağırmıştır.

20 Yılda geldiğimiz nokta bu mudur?

Uluslararası Adalet Divanı, İsrail’e “tekrar” işgalci dediği için mi sevineceğiz?

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin sanki lütfediyormuş gibi Divan’ın görüşünü ivedilikle genel kurula getireceği beyanına mı sevineceğiz?

Genel Kurul’un neler yapacağını, ne kararlar alacağını hep birlikte göreceğiz. Sorduğu soruların gereğini yapabilecek mi hep birlikte yaşayacağız?

Divan ise önüne gelen sorun için görevini yerine getirmiştir. Kararıyla da en azından kendisini inkar etmemiştir ama esas soru şudur 20 yıldan bu yana ne yapılmıştır?

Daha doğrusu ne yapılmamıştır?

Lafı eğip bükmeyelim,

Tüm bu yaşananlar sadece konuşmanın,

Hiçbir şey yapmamanın sonucu!

Cezasızlığın, hareketsiz kalmanın sonucu!

Apartheid yasağını ihlale karşı sessiz kalmanın sonucu!

Hukuku uygulamamanın sonucu!

Adaleti çöpe atmanın sonucu,kısacası tüm insanlığın suçudur!

Masum çocuk ve kadınların kanı tüm insanlığın üzerindedir.

Ve artık bir şeyler yapmanın zamanın çoktan gelmiş,geçmiştir.