Turizm, döviz getirisi açısından da ülkemiz için çok önemli. Sekteye uğramaması gerekiyor.

Ancak haziran ayı başlarında Yunan Adaları haberleri basında yer alınca, sarı ışık yandı.  

Özellikle, ‘kapıda vize’ olayı halkımızın tatile gidebilecek kesimlerinde doping etkisi yarattı.

Daha sonra adalarla, ülkemizin yazlık ilçe ve beldeleri arasındaki fiyat kıyaslamaları dikkat çekti.

Aynı denizden çıkan balığın ve kalamarın ucuzluğu ile bir öğlen veya akşam yemeğinin bedelinin ne denli uygun olduğu örneklerle anlatıldı ve yazıldı.  

Bu haberlerin ardından başlayan süreçte tüm dikkatler Yunan Adaları’na çevrildi.

Ucuz konaklama, ucuz yemek sloganı ile harekete geçen tatilcilerimiz soluğu gemilerde aldı.

Böylece iç ve dış turizmde dengelerin bozulduğunu öğrenmiş olduk. Ve kırmızı ışık da yanmış oldu.

 

Gelinen bu son noktayı bir süre önce, ETİK Başkanı ve TÜROFED Başkan Yardımcısı Mehmet İşler kamuoyuna duyurdu. Yazılı ve görsel basına yaptığı açıklamalarda, turizm sektörünün alarm verdiğine dikkat çeken İşler, iç pazarın durma noktasına geldiğini belirterek “Dış pazarda da rezervasyonlar bir önceki yıla göre düşük seyrediyor” dedi.

İşler, rezervasyonlardaki düşüşün nedenlerini şöyle özetledi: “Avrupa Futbol Şampiyonası, Yunanistan’ın Kapıda Vize Uygulaması, tur operatörü FTI’ın iflası, dövizin baskılanması ve yasası çıkmasına rağmen bir türlü denetlenmeyen ikinci konut/rezidansların olumsuz etkileri.”

Türk turizminin şu anda gerçekten bir boşluk yaşadığını vurgulayan İşler, “Bu boşluğun sebeplerinden biri, 14 Temmuz’da oynanan finalle tamamlanan Avrupa Futbol Şampiyonası bize, Temmuz ortasına kadar çok durgun bir dönem yaşattı. Tur operatörü FTI’ın iflası da durumu olumsuz etkiledi. Diğer taraftan, Yunanistan’a kapıda dokuz günlük vizelerin açılması yerli turistin kaçışına sebebiyet verdi. Yasası çıkan ama bir türlü denetlenip disiplin altına alınmayan ikinci konut ve rezidanslar sorunu turizmin olumsuz etkilenmesinin önemli başlıklardan biri. Buradaki kayıt dışılık turizmden elde edilen gelir ve verginin istatistiklere yansımamasına neden oluyor” dedi.

Mehmet İşler sözlerini şöyle sürdürdü: “Turizmi olumsuz etkileyen en önemli konulardan biri de dövizin baskılanıyor olması. Döviz şu anda gerçek yerinde değil. Enflasyon oranları ile dövizin artışı arasında ciddi bir makas var. Bu makas turizmciye olumsuz yansıyor. Maalesef şu anda turizm sektörü iç pazarda durma aşamasına geldi. Büyük boşluklar oluştu. Tecrübelerimiz sezonun uzama ihtimalinin yüksek olduğunu gösteriyor. Geçmiş yıllardaki Dünya ve Avrupa Şampiyonaları’nın ertesinde rezervasyonlar hız kazanmıştır. Ümidimiz bu günlerde rezervasyonların açılması ve hız kazanması yönündedir. Dış pazardan ümitliyiz. Ancak iç piyasada ciddi sıkıntılar yaşıyoruz. Türkiye’ye en büyük döviz girdisini sağlayan, cari açığı kapatan, vergi ve istihdam yaratan, kendisi dışında 60 sektörü besleyen turizm sektörünün sorunları belli. Önümüzdeki yıllarda ciddi gelir ve vergi kayıpları yaşanmaması için bunlara gecikmeksizin çare üretilmelidir.”

Yunanistan’da ÖTV olmadığının altını çizen Mehmet İşler, " Yunanistan'da ÖTV yok. Yunanistan'da bizdeki gibi kurumsallaşma yok. Yani işçi çalıştırmıyorlar. Genelde anne, kız mutfakta. Baba oğul restoranda. Fiş veriyor, vermiyor. Alkolde bir ÖTV vergisi yok. Tam tersine adalarda insanları Yunan hükümeti destekliyor. O bölgede kalsın diye.  Türkiye'de en fazla vergi tahakkuk ettirilen sektör, turizm sektörüdür. Kurumlar vergisi, KDV, muhtasar, SGK, konaklama vergisi, TGA.  Yunanistan'daki enflasyon oranıyla bizimki bir mi? Yunanistan'daki bulunan maliyet artışlarıyla bizimki eşit mi? Şu ana kadar baktığımızda şartlar eşit değil. Sanki bugünkü enflasyonun sebebi turizmci gibi gösteriliyor. Oysa turizmci bir sebep değil bu konuda sonuçtur” diyor.

Şimdi ne söylesek boş. Gidenler gitti. Planlar, programlar çoktan yapıldı.

 Artık geleceği kazanmanın politikalarını belirlemeliyiz. Ortak akılla, danışarak, destekleyerek…