Yıllar öncesinde AVM’ler yokken, bakkallarımız vardı. Belki sizler de hatırlıyorsunuzdur.
Çocukluğumda alışveriş için mahallemizdeki bakkala giderken bir de küçük veresiye defteri alırdım yanıma.
O zamanlar itimat ve de en önemlisi söz çok değerliydi. Senetten de öteydi.
Bakkal amca o kişiyi tanıyorsa sorun yoktu.
Tüm alışverişimi yaptıktan sonra, veresiye defterindeki sayfamıza aldığım ürünlerin dökümünü yazardı sonra da benim getirdiğim küçük deftere de aynılarını aktarırdı.
Eve döndüğümde rahmetli annem defterden yaptığım alışverişi, tutarlarını ve toplamını kontrol ederdi. Bir hata varsa gidip düzelttirirdi.
Ay sonu geldiğinde defterin o bölümünü toplar, borcumuzu öğrenir ve ertesi gün de rahmetli babam bakkala giderek borcumuzu kapatırdı.
Sonrasında yıllar yılları kovaladı ve büyük bakkallar (Süpermarketler-AVM’ler) ortaya çıkmaya başladı.
Çıkmakta kalmadılar. Hani derler ya, “Mantar gibi çoğaldılar” diye, aynen de öyle oldu.
O günlerden bugüne dek sürekli gündemde yer aldılar.
Epey tartışmaları oldu.
Önce kuruldukları yerler (şehir içi-şehir dışı), sonra çalışma saatleri daha sonra hiç olmazsa hafta sonlarında (cumartesi veya pazar) bir gün kapatılmaları gibi.
Olay bununla da kalmadı, süpermarketler ve dev bakkallar şehir içlerine de yayılmaya başladılar. Aynı ahtapotun kolları gibi her yeri sardılar.
Esnaf Dernekleri ve Odalar harekete geçti.
AVM’ler şehir dışında kurulsun, şehir içine kurulan mini veya Jet mağazaların da aralarında belli mesafeler olsun diye.
Dip dibe olmalarını ve her sokağı işgal etmelerini engellemek adına.
Derler ya, saçının telinden, ayak tırnağına kadar diye işte öylesine ürün yelpazeleri genişti.
Etten, süte, makarnadan, kahveye, yoğurttan dondurmaya, çikolatadan gazlı gazsız içeceklere hatta manav çeşitlerine kadar.
En son itirazlar sebze ve meyve fiyatlarının yükselmesine neden oldukları yönündeydi.
Bir süre önce TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, esnafın yaşadığı sorunları anlatarak zincir market ve AVM’lere karşı olmadıklarını ancak saat 19.00’da kapanmalarını istediklerini söyledi. Palandöken, “Esnafı güçlü hale getirebilmek için devletin esnafa destek olması lazım. Bugün en çok destek olunacak kesim biziz. Fiyatı bizimle indirebilirsin. Bizi piyasadan kaldırdığın zaman onlarda zaten fiyat birliği var. Adaletli bir şekilde bu dağılımın yapılması lazım. “Market, AVM olmasın' demiyoruz ama kuralı olsun. Beni ezdirmesin. Akşam 19.00’da kapatsın. Dünya bunu yapıyor; ‘Sabah 10.00’dan önce açtırmam, hafta sonu açtırmam’ desin. Esnaf kendi ayakları üzerinde dursun” diye konuştu. .
Birkaç gün önce de Altındağ Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Tayfun Çıracı yaptığı basın açıklamasında, ‘Esnaftan alışveriş, ekonominin sağlıklı işlemesi için de bir gerekliliktir’ dedi. Alışveriş Merkezlerinin özel gün öncelerinde dolup taşmasına dikkat çeken Çıracı, ‘AVM ler yasal boşluklardan yararlanıp küçük işletmelerle haksız rekabete giriyorlar. Yıllardır esnaf ringte eli kolu bağlı bir boksör gibi. Tatillerde esnaf işyerini açamazken AVM ler esnafın satamadığı ürünü satıyor, saat ve gün kuralı tanımıyor. Üstelik ekonomimizde her sorunun baş kaynağı olan cari açığı besliyorlar’ dedi.
Bir pencereden baktığınızda AVM’ler yaşamımızın bir parçası olmuş ancak diğer pencereden baktığınızda ise bazı gerçekleri göz ardı etmek mümkün değil. Eleştirenler de var övenler de. Detaylarıyla yazarsam sayfalara sığmaz.
Konuyu sizlerin yorumlarınıza bırakıyorum.
Yeni yılınızı kutluyor, sağlık ve mutluluklar diliyorum…