Stratonikeia antik kenti bugüne kadar yaptığımız gezilerin arasında ayrı bir yer tutacak gibi görünüyor.

Çünkü bir tarafta 700 yıldır ayakta kalabilmiş Osmanlı köyü, diğer tarafta kuruluşu M.Ö. 8. Yüzyıla kadar uzanan antik kent. Binlerce yıldır üst üste yaşam bulmuş bu iki ayrı uygarlık. Stratonikeia; Muğla’nın Yatağan ilçesinin 7 kilometre batısında, Yatağan-Milas karayolu çıkışına 1 kilometre mesafede yer alan Eskihisar köyü ile iç içe bir antik kent. Adımınızı attığınız andan itibaren, hem Osmanlı döneminden kalan evleri, dükkanları, kahvehaneyi hayranlıkla izliyorsunuz hem de antik kent kazısından fışkıran doyumsuz güzelliklere iç geçiriyorsunuz.
     Hepsi bir arada ve dimdik ayakta
     Solunuzda 700 yıllık bir Osmanlı evi, sağınızda ise agora, amfitiyatro, sütunlar ve taşlarla döşeli antik yollar. Ve ilginç olan köyde yaşamını sürdüren birkaç ailenin zeytin topladığı görüntüler. Hepsi bir arada ve dimdik ayakta. 700 yıl önce köyün kuruluşu sırasında antik kentten kalan sütunlar, taşlar evlerin temellerini oluşturmuş. Köyün girişinde yer alan Şaban Ağa Camisi ayağa kaldırılmış. Kültür ve Turizm Bakanlığı 700 yıllık köyün tümden restorasyonunu yapmak için hazırlıklarını sürdürmüş. 
     Padişahı çekiştirenleri düşledik
     Gezimizin önemli bir bölümünü Osmanlı köyü ile antik kente ayırdık. Tarihi kahvede odun ateşinde demlenen çayı yudumladık. Bu kahvede o yıllarda oturan, sohbet eden, öşür (Osmanlı Döneminde köylülerden, ürettikleri tarım ürünleri için %10 oranında alınan bir vergidir.) vergisinden perişan olan köylülerin padişahı çekiştirdikleri anları düşledik. Odun ateşinden yayılan mis gibi kokuların arasında biz de o yıllara gittik, geldik. Gezimiz sırasında Akbaş isimli köpek bize dostlukla eşlik etti. Bir an olsun yanımızdan ayrılmadı. Kazılar ile ilgili minik bilgiler de edindik gezimiz sırasında. Köy meydanındaki kamusal alandaki cami ve meyhanelerin birlikteliği hoşgörünün ileri düzeyde bir örneğini sergiliyor. Bunun yanı sıra, döneminde çevre köylerin tüm ihtiyaçlarını karşılayan pazaryeri konumundaki köy meydanı, terziden manifaturacısına kadar çok çeşitli dükkanları barındırıyor. Meydandaki kahvehaneler aynı zamanda köyün berberleri ve dişçileriymiş. Eskihisar köyü, her çeşit ürüne sahip meyve bahçeleri ve bağlarıyla çevre yerleşimleri besleyen bir merkez durumunda.
     Kazılar 1977 yılında başlatılmış
     1977 yılında Prof. Yusuf Boysal tarafından başlatılan kazılar, tarihi alandaki bazı önemli yapıları gün ışığına çıkarmış. 2002 yılından itibaren Stratonikeia Kazı Başkanlığı’nı Prof. Dr. Çetin Şahin devralmış. Teknik bilgiler ile okuyanları sıkıntıya boğmadan ben de edindiğim minik bilgileri paylaşmak istedim. Görkemli yapıların inşa edildiği Roma döneminde altın çağını yaşayan kent, Bizans döneminde diğer yerler gibi Aphrodisias’a bağlı dini bir merkez haline gelmiş, 11. Yüzyılda ise Türk kültürüyle tanışmış. Evliya Çelebi, antik Stratonikeia üzerinde kurulmuş olan Eskihisar köyünün Menteşeoğlu Ahmet Gazi tarafından 1354 yılında Cenevizliler’den alındığını, burada Kuru Cami ve Sultan Camisi adında iki yapının inşa edildiğini yazmış. Menteşeoğulları’nın 1425 yılında yıkılmasından sonra bölge Osmanlıların eline geçmiş. Köy merkezinde, Gymnasion’un toprak altındaki bölümü üzerinde yer alan, Evliya Çelebi’nin sözünü ettiği Sultan Camisi’nin zaman içinde tadilat edilerek bugüne ulaşmış Şaban Ağa Camisi olabileceği düşünülüyor.

KUTU KUTU KUTU KUTU

-Stratonikeia dünyanın en büyük mermer kentlerinden. Yaklaşık olarak 10 bin kişilik tiyatrosu, muhteşem bir meclis binası, tarihin ele geçmiş en büyük ve mermerden yapılmış gymnaziyumuna (spor kompleksine) sahip, giriş kapısı olan bir antik şehir.
– Tarihçilere göre, Stratonikeia’da bulunan ‘gladyatör okulu’ dönemin en büyük okullarından bir tanesi ve burada çok ünlü gladyatörler yetişmiş. 
– Antik kent, 1980 yılında termik santralin kömür ihtiyacını karşılamak için gözden çıkarılmış. 1980 yılında Eskihisar havzasında 106 milyon tonluk bir kömür rezervi bulunduğu anlaşılmış, bunun 21 milyon tonluk kısmının (beşte biri) antik kentin altında kaldığı belirlenmiş.
– 21 milyon tonluk kömürün sağlayacağı yarardan ziyade, tarihi eserlerin korunmasına öncelik verilmiş, bu alandaki kömür rezervi olduğu gibi bırakılmış.
– Çok yazılmış, çizilmiş ve eleştirilmiş. Ama ne yazık ki ülkesini seven, kültürleri, tarihi eserleri koruyan aydın seslerin değil, bürokrasinin hantal adımlarının altında kalan bu antik kentin eserleri, surları patlatılan dinamitlerle tahrip olmuş.
– 2007 yılında kömür çıkaran iş makinesinin paletlerine bir heykel takılınca, antik kentin kaderi değişmiş. Bu heykel Şans Tanrıçası Tykhe. Şansı dönen antik kent, belki de gerçek ve olması gereken durumunu şans tanrıçasının ortaya çıkmasıyla yaşamaya başlamış.