Hayatının baharında iki gencimiz, geçen haftalarda Alsancak’ta aşırı yağıştan oluşan sel su baskınında, yer altındaki elektrik şebekesinin kaçak akımına tutularak yer üstündeki su birikintisinde feci şekilde can verdi.

Şimdi bu olay, üzerinden 21 gün geçmesi ile unutulacak gibi görünüyor. Ancak benim vicdanım sızlıyor. Bu gençler bu kadar kolay ve basit ölmemeliler, ölemezler. Bu olay bana göre bir cinayet doğa olayı sonucu oluşan bir afet sonucu değildir… Bu tam anlamıyla bir görev ihmali sonunda cinayete sebebiyet vermektir. Bilerek ya da bilmeyerek cinayeti işleyenler, bu kentin yöneticileridir. Belediye başkanları ve bürokratları, Gediz (TEDAŞ) yetkilileri, valilik, kaymakamlık, çevre şehircilik müdürlüğü vs…

Kısacası bu kentte 2024 yılında şehrin tam göbeğinde suya bastı diye elektrik akımına kapılarak iki genç ölemez. Ölüme sebep olmak veya sebebiyet vermekten bu şehrin sorumlu tüm yöneticileri yargılanmalıdır.

Yeni ve eski iki belediye bürokratının gözaltına alınması yetmez. Bu kentin altyapısını sorunsuz hale getirmek için yıllarca görev yapmış ama kusurlu olan baş yetkili belediye başkanları, eski belediye başkanları da sorgulanmalıdır. Görev ihmalleri vardır. Eski ve yeni Gediz (TEDAŞ) yetkilileri, müdürleri, kentin mülki amiri, halkın can ve malını korumakla görevli kaymakam ve valiler de sorumlulukları çerçevesinde sorgulanmalıdırlar. Vatandaşın yaşamları ile doğrudan sorumlu olan bu kurum amirleridir. Hiç kimse elini yıkayıp benim sorumluluğum yok demesin.

O yolu yapan Alsancak’taki o sokağın yolunu o caddenin yapımından kim sorumlu? Elektriğin kaçak olmasından sorumlu kesinlikle Gediz’dir (TEDAŞ). Ancak taşkın, su baskınına karşı şehir içi su tahliye drenaj kanallarının yeterli düzeyde yapılmamış olmasının sorumlusu da belediyelerdir. Gediz elektriğe kazı izni veren ilçe belediyesidir. Kazılan alt yapı çalışmalarını kontrol etmesi gereken de belediyelerdir. Düzgün açılıp düzgün kapatılıyor mu diye!  

4 yıl önce Büyükşehir Belediye Başkanı olan Sayın Tunç Soyer’e; aşırı sağanak yağışlarda oluşabilecek taşkın, sel ve su baskını için önceden uyarı sistemi görevi görecek bir yazılım sistemini önermiştim. Bu yazılım önceden haber alma ve önlem geliştirme konusunda ciddi bir teknoloji ile hazırlanmış yazılımdı. Programcı arkadaşlar İZSU yetkilerine tam 5 ay sürekli ayrı ayrı defalarca sunumlar yaptılar.  Her kafadan bir sesin çıktığı için sorumluluk alıp kentin menfaatine uygulanacak bu siteme kimse sahip çıkmadı. İzmir için çok elzem olan böyle bir sistemin kazandırılması için çok çaba harcadık. Ama bir sonuç alamadık. Tunç Soyer de su konusunda her şeyi danıştığı belediye başkan danışmanı jeoloji mühendisleri odası eski başkanı Alim Murathan’a topu yuvarladı. Alim Bey de, “Elimizde böyle programlar çok var” diyerek 5 ay boyunca çalışmalarımızı inceleme tenezzülü bile göstermeden topu taca attı. Meğer sayın Murathan “Sünger Kent” diye otoparkların bulunduğu yerde su drenajlarına ait bir proje hazırlıyormuş. Hatta bazı belediyelerden de bu konuda tebrik plaketi de almış. Kutlamak lazım. Ama sonuç nedir? İzmir’de aşırı yağışlardan sel su baskını taşkın ve ciddi afetler yaşanmaya devam ediyor. Sünger Kent diye yıllarca koltukları işgal eden ve sonuç alamayan kentin merkezinde bile taşkına çözüm bulamayan sözde işi yapanlarla kent yönetiliyor. Bu kent yönetilmiyor savruluyor.  Hiç kimse kusura bakmasın adı üstüne şehri emin olan beyler bayanlar iki gencimizin cinayetinden sizde sorumlusunuz. Hem usulen hem esasen bu sorumluğunun hesabını da iki bürokrata yükleyemezsiniz. Yeni başkanlarda eski başkanlarda sırça köşklerinden veya malikanelerinden adliye ye taşıtılmalılar ve sorgulanmalılardır. Yüce Türk Adaleti sorumlu kimse bulmalıdır.