Bugün daha çok siyaset dışına çıkarak siyasetin kurum ve kuruluşlarda açtığı yaralardan bahsetmek istiyorum.

Toplum olarak ağzımızdan düşmeyen kelime liyakat ama maalesef konuştuğumuzu uygulama eksikliği yaşıyoruz. Bir de hiç konuşmadığımız, dilimize bile almadığımız diyakatsiz kelimesi var. Tam burada nokta koyarak şimdilerde liyakat sahibi olmayan kişileri de diyakatsiz insanları da gerek devlet gerek de özel sektörde görmekteyiz. Bu konuyu biraz açmak sonrasında vefa ile yazımı bitirmek isterim.

Liyakat ve diyakat sahibi insanlar, işlerine özen gösteren dikkatli ve sorumluluk sahibi kişilerdir. Bu tür insanlar genellikle göreve gelince daha etkili ve başarılı olurlar. Çalışkanlıkları ve dikkatleri sayesinde, sorunları daha hızlı çözerek iş sürecini rahatlatırlar. Son günlerde kamu kurumları ile çokça ilişkilerim olduğundan dolayı, inanın liyakat sahibi insanların yok sayılacak kadar azaldığını görmekteyim. Alakası olmayan insanların adamcılık yüzünden atandığını görünce devlette vatandaşın işlerinin neden yürümediğini daha iyi anlıyorsunuz. Devlette diyakatsiz, bir işi yeterince dikkate almayan ve önemsemeyen personellerin doldurulduğunu görmemek mümkün değil. Özellikle profesyonel ortamlarda gördüğümüz diyakatsizlik, işlerin aksamasına veya sorunlarını büyümesine yol açıyor. Bu konuda, özellikle konunun uzmanı personeli kenara atan yöneticilere sözüm olacak. Bu kayırmacılıkla en büyük zararı önce vatandaşa sonra kendinize veriyorsunuz. Egosu tavan yapmış o kadar idareci var ki işi ile ilgilenmiyor! Çalışan personeller ile uğraşıyor sadece. Tabii doğal olarak bu da ayrı bir sıkıntı yaşatıyor. Vatandaş, masa başında durup yalnız imza atan bürokrat veya idareci istemiyor!

Vefanın bu konu ile ne ilgisi var diye soracak olursanız aslında tam da ilgisi burada başlıyor. Vefalı olmak, bir insanın dostluklarını ve ilişkilerini sadakatle sürdürmesi, verdiği sözü tutması ve zor günlerinde sevdiklerinin yanında olması anlamına gelir hepimizin bildiği gibi. Tam da tehlike çanları burada çalmakta işte! Vefa göstereceğim diye iş bilmezleri kurumlarda yönetici yapmak vatandaşa en büyük ihanettir. Bu gibi vefa örneği kurumların hantallaşmasına, iş bilmeyen insanların yanlış kararlar vererek işlerin çıkılmaz hale gelmesine sebep vermesine sebebiyet veriyor. Geçmişte mutlaka bu gibi şeyler yaşanmıştır ama bugünkü gibi olmadığını görmekteyiz. Vefa gösterirken bile hak edene, hak ettiğini vermek gerekir. İyi bir şey yapacağım diye işleri zora sokmak, kaş yapacağım diye göz çıkarmak kimseye fayda sağlamaz! Hakkaniyetli olmak gerekir, vefalı olmak tek başına yetersizdir. Bizler bu gördüğümüz yanlışı söyleyerek yardımcı olmak isteriz.

Özellikle de vatandaşlara… Çünkü liyakat sahibi kişiler görevlere gelirse işler kolaylaşır, vatandaşın sorunları daha çabuk çözüme ulaşır.

Sonuç olarak vefa, dirayetsiz ve liyakatsiz elemanlara hak etmedikleri konumları vermekle olacaksa, öbür taraftan tam olarak verilen bu karardan etkilenecek halka vefasızlık ve insafsızlık yapıldığını hatırlatmak da boynumuzun borcudur. Saygılarımla…