Herkesin dünyası, kendi gözleriyle gördüğü kadardır…

          Görmediğiniz, göremediğiniz dünyayı sizin sanmayın… Ve kimsenin yaşadığına, yaşayacağına, yaşamak istediğine değer biçip, yön vermeye de kalkmayın… Başkalarının dünyasına karışmayın… 

          Sadece kendi yaşamınızın, kendi dünyanızın değerini bilin.

          Dünyanızda olmayanı ya da olmayanları; varmış ya da yaşanmış gibi algılamayın, anlatmayın.

          Dünyanızı kirletmeyin…

          Çünkü sizin o dünyanız; dediğim gibi sizin gördüğünüz kadar…

          Sakın dünyanızı; gözünüzde, aklınızda, hayalinizde büyütmeyin…

          Sakın dünyanızı büyütmek, büyük göstermek için olmadık işlere girmeyin…

          Yani yalana, dolana sapmayın…

          Bir de her yere, her şeye, herkese her türlü yağ uymayacağı gibi, gereksiz ve aşırı yağ; yağlanan yeri makineyi ya da kişiyi bozar, bozabilir… Bu tür bozulmalar da önce çevreye, sonra yağ sürülen-çekilen kişilere en sonunda da doğal olarak yağcılara zarar verir…

          Ses gelen her yere yağ dökmeyin, yağlamayın…

          Gerçek dünya, hayal dünyanız gibi değil ki…

          Hayalleriniz… Ulaşamadıklarınız… Yalanlarınız…Kötülükleriniz…

          .......………………..

          Birileri yalanlarınızı dinliyor olabilir… Duydukları, dinledikleri hoşlarına gidiyor; ne yapmak istediğinizianlayamıyorlardır, büyük bir olasılıkla… Kandırdığını düşündüklerin, günü geldiğinde kendilerini yanılttığını anladığında, yalanlarını fark ettiğinde ne olur bilir misin?..

          Bitersin!..

          O yalanlarla dolu küçücük dünyanda yok olursun…

          Çünkü senin bilmediğin, fark etmediğin, çevrendeki herkesin kocaman bir dünyası var:

          Yalansız, dolansız, yağsız, lekesiz…

          Sevgiyle, dostlukla dolu o dünya; senin dünyandan daha büyük, daha güzel, daha içten…

          .....…………………

          Bir de bulunduğu yeri erişilmez, sonsuza dek kendinin sanıp selam vermediklerini de düşünmeli insan…

          O yalan, yalancı, küçücük dünyasında selam vermediklerini de düşünmeli, hesaba katmalı insan…

          Aslında selam vermek, selam almak, kısacası selamlaşmak iyidir…

          Selamlaşmak, insana huzur verir, kendini iyi hissettirir...

          Selamlaşmak, boyun kaslarını geliştirdiği gibi boyun fıtığını da önler.

          .....………………..

          Ve o gün gelip de “sala”n okunduğunda, o selam vermediklerin, tabutunun başında selama durmazlarsa kötü!

          Kocaman sandığın o küçücük dünyandaki birkaç kişinin de o gün işi çıkmıştır ve cenazeni taşıyacak dört kişinin olmadığına tanık olur melekler…

          Ve toprağa verilişinin 7’sinde melekler sorar sana!..