1 Eylül itibarıyla Hürriyet ve Posta'nın Ege ekleri kapatıldı.

Demirören Medya Grubu’nun küçülme operasyonu, İzmir’in medya dünyasında bir başka boşluk yarattı.

40 yıllık bir geçmişe sahip Hürriyet Ege’nin kapanışı, sadece bir gazetenin sonu değil, aynı zamanda bir kentin sesinin kısılmasıdır.

Peki, bu durum bize ne anlatıyor?

Kendine “Ulusal basın” diyen İstanbul’un sesi gazetelerin "önemli" bulmadığı bölgelerin sesini kısmaktan çekinmediğini bir kez daha gösteriyor.

İstanbul’da bir su borusunun patlaması, manşetlere taşınırken. İzmir’in sesi üç-beş sayfalık eklerde bile çok görülüyor.

Bu eklerin kapatılmasıyla birlikte İzmir’e verilen değerin ne kadar azaldığı bir kez daha gözler önüne serildi.

Onlara göre, "İstanbul’a kar yağmazsa Türkiye’ye kış gelmez."

Mantıkları bu kadar basit.                           

Ama biz İzmirliyiz, sesimiz hiçbir zaman kısılmayacak.

İzmirli buna tepkisini göstermek zorunda.

Gazeteciliğin gerçek gücü yerel basından gelir.

 Ulusal basın kendi yolunu çizerken, biz yerel gazetelerimizle dimdik ayakta kalacağız.

Haber Ekspres gibi Ege Telgraf gibi yerel gazeteler, kentin sesi olmaya devam edecek.

Ulusal basın kapanabilir ama biz inadına büyüteceğiz.

Çünkü yerel basın bir kentin, bir bölgenin nabzını tutar; sorunlarına ayna tutar, çözüm arayışlarına rehberlik eder.

Yazılı basının bittiğini iddia edenler sevinsin.

Ama unuttukları bir şey var: Yerel basın bitmedi ve bitmeyecek.

İstanbul gazeteleri kapanabilir, ama yerel basın her zaman ayakta kalacak.

Bu, sadece bir gazetecilik mücadelesi değil, aynı zamanda bir kentin, bir bölgenin ayakta kalma mücadelesidir.

Yerel gazetelere sahip çıkalım.

Reklam verenler, iş dünyası ve okuyucular olarak hep birlikte bu mücadelede yer almalıyız.

Çünkü yerel gazeteler sadece haber kaynağı değil, aynı zamanda toplumsal dayanışmanın bir simgesidir.

Unutmayalım: Ulusal basın bizi görmese de biz kendi sesimizi duyurabiliriz!

GÜNÜN SÖZÜ

İstanbul’a kar yağmazsa, Türkiye’ye kış gelmez…