Ellerde, “Bize direniş yakışır be usta! “ dövizleri taşıyan gençlerin meydanlara çıktı. Yeni nesil gençliğin, kendi hak ve özgürlükleri için, işçi ve emekçilerle birlikte kitlesel olarak alanlara çıkmaları, mücadeleye katılmaları beklenir bir durum değildi.

Türkiye’nin siyasi ve ekonomik dengeler özellikle genç nüfus arasında beklenmedik bir duyarlılığın ve gelecek kaygılarının artmasına neden olmuştur. Bu gelişmeler, ülkenin toplumsal dinamiklerinde önemli değişimlere işaret etmektedir. Gençliğin, ekonomik, siyasi özgürlükleri ve parasız, özerk, bilimsel eğitim talepleriyle alanlara inmeleri şüphesiz tüm siyaset bilimcilerini şok etti.

Siyasi Etkiler:

İmamoğlu’nun gözaltına alınması, Türkiye’de demokratik süreçlere olan inancı zedelemiş ve geniş çaplı protestolara yol açmıştır. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) lideri Özgür Özel, bu durumu, “Türkiye’nin demokratik değerlerine vurulmuş bir darbe” olarak nitelendirerek, ülke genelinde haftalık mitingler ve ekonomik boykot çağrısında bulunmuştur. Bu çağrılar, hükümete yakın şirketlerin ürün ve hizmetlerinin boykot edilmesi çağırısı sonrası bir adım daha atılıp,  2 Nisan 2025 gününü halkı tüketim yapmaya çağırdı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise protestoları “şiddet hareketi” olarak tanımlayarak, muhalefeti ülkenin ekonomisini sabote etmekle suçlamıştır. Hükümet, protestoların ekonomiye zarar verdiğini ve yargı süreçlerine müdahale edilmemesi gerektiğini savunmaktadır.

Ekonomik Etkiler:

İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından Türkiye ekonomisi önemli ölçüde sarsılmıştır. Türk lirası, dolar karşısında rekor seviyede değer kaybederek 36 TL’den 41 TL’ye yükselmiş, ardından hükümetin müdahalesiyle 38 TL seviyesine çekilmiştir. Bu durum, dış borçların maliyetini artırmış ve enflasyonist baskıları yükseltmiştir.

Borsa İstanbul’da da ciddi düşüşler yaşanmış, özellikle bankacılık sektörü ve kamu projeleriyle bağlantılı şirketlerin hisselerinde satış dalgaları gözlemlenmiştir. Yatırımcılar, siyasi belirsizlik nedeniyle risklerini yeniden değerlendirmekte ve güvenli limanlara yönelmektedir.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu S&P, Türkiye’deki siyasi belirsizliğin döviz kuru istikrarı ve ekonomik güven açısından risk oluşturabileceğini belirtmiştir. S&P, artan belirsizliğin hane halkı harcamaları, sermaye girişleri ve enflasyon üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceğini vurgulamaktadır.

Gençlik duyarlılığı ve gelecek

Gençler arasında beklenmedik bir duyarlılık ortaya çıktı. Sosyal medya platformlarında örgütlenen gençler, protestolar düzenleyerek demokratik haklarını savunma konusunda kararlı bir tutum sergilemektedir. Hiç bir taşkınlığa meyil vermeden kendiliğinden ortaya çıkan yığınların birliği gençlerin gelecek kaygılarının sosyolojik akımıdır. Bu hareketlilik, gençlerin siyasi süreçlere katılımının artmasına ve toplumsal meselelerde daha aktif rol almalarına zemin hazırlamaktadır. Gençliğin pratik saha aktiviteleri salt İmamoğlu tepkisi değil, gençlerin kendi yaşamlarında sıkışan kaya gazının yüzeye çıkmasıdır.

Gençlerin bu tepkisi, ülkedeki mevcut siyasi ve ekonomik koşulların gelecekteki kariyer ve yaşam standartları üzerindeki etkilerine dair derin endişelerinden kaynaklanmaktadır. Artan işsizlik, ekonomik belirsizlikler, eşit eğitim hakkının olmadığına dair inançları  ve demokratik hakların kısıtlanması, gençlerin ülkelerinin geleceğine dair umutlarını azaltmakta ve yurtdışında daha istikrarlı bir yaşam arayışına yönlendirmektedir. Gençliğin olgun, oturaklı, öz güvenli, yönlendirilemeyen bilgi, yönlenen bilinçle  yeni model örgütlülüğü ve mücadele yöntemi 68, 78 kuşağından sonra yeni bir genç kuşak markası yaratığını şüphesiz tüm kamuoyu kabul edecektir.

Sonuç olarak!

Genç nüfusun demokratik değerlere sahip çıkma konusundaki kararlılığını ve geleceklerine dair endişelerini  gözler önüne sermiştir. Bu süreç, özümsenmeli, ekonomik, sosyal, siyasal, sosyolojik olarak tahlil edilmeli, gençler anlaşılmalıdır. Türkiye’yi geriye çekmez, güçlendirir,  geleceği açısından önemli toplumsal dinamiklerin şekillenmesine katkıda bulunabilir.

Hadi hayırlısı…