Dünkü yazımda, Alsancak’ta iki genç insanın ölümü ile sonuçlanan olayın vahametini ve insanların üzerindeki psikolojik etkisini şu sözlerle ifade ettim:

 “Şimdi, yollar ıslakken nasıl yürüyeceğiz?

Hangimiz adımını atarken ölüm korkusunu yaşamayacak?

İzmir’i yıllarca yöneten ve şimdi köşesine çekilen başkanlara soruyorum.,

Bunu mu reva gördünüz İzmirlilere.

Her an ölüm korkusuyla adım atmayı mı?

İnsanlar artık, yağmurlu havada yolda yürümeye korkacaklar.

Yağmur yağdığında sokağa çıkamayacaklar.

Bunu siz başardınız.

Övünün eserinizle…”

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı dün açıklama yaptı.

Benimle aynı endişeyi yaşadığını şu cümlelerle dile getirdi:
“Alsancak’ta meydana gelen ve iki genç insanın ölümü ile sonuçlanan olayın sorumlusu kimse hangi kurumsa mutlaka cezalandırılması gerekiyor. İki canımızın yitip gitmesine çok ama çok üzgünüm.  Bir başka üzüldüğüm nokta da İzmir’in altyapısıyla ilgili güvensizlik. Bu olaydan sonra İnsanlarımızın altyapımıza karşı güvensizliği çok doğal. Bu da beni çok üzüyor ve düşündürüyor” dedi.

Tabi ki İzmir’in bütün sokakları böyle tehlike içermiyor ama Türkçemizde “Şüyuu vukuundan beter” diye güzel bir deyim var. 

Bir şeyin dedikodusunun yapılması, onun gerçekleşmesinden daha kötü olduğu anlamına geliyor.

İzmirliyi ve İzmir’e gelecek misafirleri bu korkudan nasıl uzaklaştırılacak?

Sokakların, caddelerin  çok güvenli olduğu nasıl anlatılacak?

Bütün bunların çok farkında olan ve İzmirlilere güvenli bir kent vaat eden Başkan Tugay, şöyle söylüyor: 

“ İzmir’de bir daha böyle olaylar olmasın diye hizmetlerimizi en iyi noktaya taşımalıyız. Radikal değişiklikler yapmalıyız..”

Hemen başlayın Sayın Başkan.

Geçmişte görev yapan başkanlar tarafından, ihmal edilmiş, göz ardı edilmiş, eksik yapılmış ne varsa lütfen en kısa sürede düzeltin ve bunu İzmirlilerle an be an paylaşın.

Yoksa bu güvensizlik gerçekten tüm İzmir’de özellikle de İzmir’in kalbi Alsancak’ta sosyal yaşamı da, ekonomik hayatı da büyük ölçüde etkiler.

GÜNÜN SORUSU

Geçmişte görevlerini  layıkıyla yapmayanlar,  iki can yitirdik, vicdanınız rahat mı?