Galler'in başkenti Cardiff'te oynanan maçta,  Milli Takımımız, Galler Krallığı ile 0-0 berabere kalarak 1 puan aldı.

Milletler Ligi B klasmanı maçında Galler Krallığı yeni teknik direktörü ile maça hızlı başladı. Oyun üstünlüğü genelde rakip takımdaydı. Bizim çocuklar tanınmaz bir haldeydi. Montella genelde rakip analizini iyi yapan ve rakibe göre kadro kuran bir hoca. Bunu daha önce de yazmıştım. Kendi gücünde yada kendinden kuvvetli takımlara karşı, böyle bir hocamızın olması büyük avantaj. Fakat rakip bizden zayıfsa, kendi oyunumuzu oynamamız lazım. Bugün Montella rakipten çekinmiş. Bence kötü bir kadro tercihi ile oyuna başladı. Kenan Yıldız ile başladığımız her maç bir kişi eksik oynuyoruz. Tam bir top kaybetme makinesi gibi oynadı. İleride bir oğlum olursa ve futbolcu olmaya karar verirse menajeri olarak mutlaka,Kenan Yıldız'ın menajeri Hektor Ros'u tercih ederim! Bu kardeşimiz aslında yetenekli bir kardeşimiz. Ama Milli Takımdaki görevi ile kulüp takımında oynadığı görev mi örtüşmüyor yoksa başka bir sıkıntı mı var bilemiyorum ama tam bir bal yapmaz arı! Umarım ileride daha iyi oynar. Ama geçtiğimiz turnuva da dahil, henüz takıma pozitif bir katkı veremedi. Ve hala sürekli ilk 11'de yer bulması beni çok şaşırtıyor! Bunun açıklamasını bulamadığım için, bunu menajerlik becerisine bağlıyorum! 
   Montella maçı iyi okuyan bir hoca demiştik. Rakip hocanın da ilk maçı. Dolayısıyla analiz edilecek eski maçlar olmadığından, kendi oyunumuzu oynamayı da tercih etmediğinden, rakip de seyircisini arkasına alınca, ilk yarı büyük baskı yedik ve savunmada hatalar yaptık. Net pozisyonlar verdik. Lakin rakip, kaliteli bir takım olmadığından bu pozisyonların hiçbirinde top kaleyi bulmadı. Biz? Biz orta sahayı bile geçemedik!
    İkinci yarı Montella rakibin zaaflarını görmüş ve takıma anlatmış olmalı ki ikinci yarıya iyi başladık. Ama sadece 10 dakika!  Sonrasında sanırım soyunma odasında konuşulanlar unutuldu ve yine ilk yarıdaki kör döğüşüne geri döndük. 63.dakikada neden tek forvet oynadığını hiç anlayamadığım Barış Alper acemice gördüğü ikinci sarı kartla oyundan ihraç edilince, olmayan dengemiz iyice bozuldu! Barış Alper'in gördüğü ikinci sarı karta bir şey demiyorum. Ama ilk sarı kartı çok aptalcaydı. İkinci sarı kart ise bence çok ağır bir karardı. Norveçli hakem kötü bir hakem miydi? Yoksa ard niyetli miydi? Bir türlü anlayamadım! Ama çok kötü bir maç çıkardı, o kesin! Bu kırmızıyı sadece Barış Alper görmedi, bütün Türk futbolu ve hakemleri gördü! Çok sevdiğim bir atasözü var: "Alışmış, kudurmuştan beterdir" diye. Türkiye'de İstanbul takımı oyuncuları, kayrılmaya alıştığı için, bunu Avrupa maçlarında da bekliyorlar. O kararlar gelmeyince de sinirlenip kart görüyorlar. 
   Bu dakikadan sonra doğal olarak tek hedef bir puandı. Hava şartları da iyi değildi. Biz burada 35 derece sıcaklıkla boğuşurken, aniden böyle ağır yağmur ve serin havaya maruz kalmak da takımı etkilemiştir diye düşünüyorum. Başından beri mahalle maçı kalitesinde geçen mücadele, bu dakikadan sonra iyice kalitesizleşti. Neyse ki yaptığımız hataları rakip de hiç değerlendiremedi. Bunun nedeni de rakipteki kalite eksikliği idi. Galler Krallığı bizim kalitemizde bir takım değil. Kendi oyunumuzu oynasaydık. Gerçek bir forvetimiz olsa ve golü kovalayan bir oyun planı tercih etseydik, rahatlıkla kazanabileceğimiz bir maçta, 1 puana sevindik! Yine de şans biraz yüzümüze gülse,bu maçı kazanabilirdik. Ölü toplardan pozisyonlar bulduk.Duran toplarda herkes kafayı vurana odaklanır.Aslında önemli olan ortayı iyi yapmaktır.Bazen çıkar,sahanın en kısa oyuncusu bile kafayı vurur,golü yapar.Bizim de duran topları çok iyi kullanan,kaliteli ayaklarımız var.İyi ortalar geldi ama maalesef golü yapamadık. Önümüzdeki maçlarda duran toplardan bulacağımız goller,  kimseyi şaşırtmasın. 
  Montella, bu grupta rakibin ne oynayacağına değil, bizim ne oynayabileceğimize odaklanırsa, bir dahaki Milletler Liginde, A grubu maçları seyredebiliriz. Kendisi çok akıllı bir insan. Bunu mutlaka görecektir. 
   Sevgi ve Saygılarımla