Dün gece İzmir'de oynanan Milletler Ligi B grubu mücadelesinde Türk Milli Takımı, İzlanda'yı 3-1 yenerek grupta avantaj sağladı.

Maça iyi başlayan milliler, henüz maçın başında Kerem'in golü ile skor avantajını yakaladı. Sonrasında da etkili olsak da, yakaladığımız bir çok fırsatı kullanamadık.  Bir de üzerine, devre sonunda rakip, ilk kez korner kazanıp, ceza alanına kalabalık gelme imkanı yakaladığında, golü bulunca devre arasına berabere girdik. İzlanda zayıf bir rakip değil. Fizik kalite olarak üst düzey. Hepsi boylu poslu, kuvvetli, gençlerden kurulu bir takım. Kalecilerini de beğendim. Ama top teknikleri çok iyi değil. İyi savunma yapıyorlar. Golü de, ölü toplardan arıyorlar. Oyun anlayışlarını biraz geliştirip, pas kalitelerini arttırırlarsa çok takımın başını yakarlar. 
   Gelelim bizim çocuklara. 
  Montella kim ne derse desin iyi bir hoca. Her maça farklı bir 11'le başlıyor. Rakibe göre oyun planı belirliyor. Belirli bir 11'i yok. Peki bunu niye yapıyor?  Çünkü yapabiliyor! Oyuncu havuzu geniş olduğundan yapabiliyor. Böyle bir lüksü var!  Kadro geniş ve oyuncu kalitesi de yüksek. Bazı eski usül teknik direktörler gibi standart bir 11 belirlemiyor. Kulüp takımı olsa belli bir 11 kabul edilebilir. Sürekli bir arada oynama alışkanlığı öne çıkar. Fakat Milli Takım zaten az maç oynuyor. Bu yüzden her maça farklı 11 ile çıkmasını yadırgamıyorum. Galler Krallığı maçından da dersler çıkarmış. Oyuna bir santrafor ile başlaması ve bu tercihini Umut Nayır'dan yana kullanması bence doğruydu. Nayır bitiricilik olarak zayıf kalsa da, zekası, önde baskı kurması, geriden gelen oyuncularımıza duvar olması ve oyunu üçüncü bölgeye yıkabilmesi nedeniyle doğru tercihti. Onun boşalttığı alanları Kerem Aktürkoğlu iyi doldurdu ve hattrick yaptı. Kendisini tebrik ediyorum. Yurt dışı kariyerinde de başarılar diliyorum. Montella'nın en beğendiğim yönlerinden biri de maç içinde oyunu iyi okuması. Bana göre yine doğru zamanda, doğru değişiklikler yaptı. Skor avantajını alınca, rakibin fizik gücünü dikkate aldı ve bütün oyuncu değiştirme haklarını kullandı. İzlandalılara şans vermedi. Bizim çocuklarda kötü oynayan yoktu. Girenler, çıkanlar hepsi işini yaptı. Stadyumu dolduran İzmirliler de harika bir atmosfer yarattılar. Zaten 9 Eylül'de bu seyirci ile İzmir'de maç kaybetmemiz düşünülemez!  Bu vesileyle İzmir'in kurtuluşunu bir kere daha kutluyorum. Allah bir daha İzmir toprağının, düşman çizmesiyle kirlenmesine müsade etmesin! 
   Sevgi ve Saygılarımla