Geçtiğimiz hafta hepimizin içini acıtan bir olay yaşadık… Hayatlarının baharında iki genç Özge ve İnanç’ı İzmir'i yöneten tüm seçilmişlerin ve atanmışların özür dilemesi gereken bir ihmal yüzünden kaybettik.

Olay anını tekrar tekrar izlediğimde hep aklımdan çocuklarımız, sevdiğimiz dostlarımız, arkadaşlarımız geçiyor. Yani Özge ve İnanç’ın yerinde bizim çocuklarımız da olabilirdi.

Kaldı ki olaydan önce bir sokak ötesinde kızımın paylaştığı durumda ayakkabıları suların içinde suları yarmaya çalışan görüntüsü aklımdan çıkmıyor. Bu kentte 35 yıl siyaset yapan, ilçe başkanlığı, Büyükşehir, Konak, Karabağlar meclis üyeliği, kent konseyi başkanlığı gibi görevlerde bulunan biri olarak kendimi özür dilemesi gereken kişiler arasında görerek, özür diliyorum.

İzmir'i hak ettiği dünya kenti yapmak hedefi, biz seçilmiş belediye başkanları, meclis üyeleri, STK'ler ve atanmış yöneticilerin görevidir. Bilenler bilir, meclis üyeliği ve ilçe başkanlığı dönemlerimde hep sokakta idim. Yoldan geçerken çöpler konteynerdan taştı ise ilgili müdürü ararım, parklarda sıkıntı varsa ilgili müdürü ararım, esnaf yolumu keser talebini söyler çözerim, vatandaş otobüs seferlerinin azlığını iletir çözerim, muhtar arar mahallesinin sorununu iletir çözerim, vatandaşın evini su basmıştır İZSU’yu arar çözerim, yolda yaralı bir köpek bildirilir belediyemizin veteriner ambulansı gider gereğini yapar, vatandaşın elektrik sorunu vardır, TEDAŞ’ı ararım çözerim ve bütün bunlarda ‘bu bizim yetki alanımızda değil’ demem.

Bütün bunları ne için yazıyorum? Geçmişte belediye başkanları meclis üyeleri seçiminde hak eden emek veren, liyakat sahibi, kentte STK'lerde karşılığı olan, kolay ulaşabilen kişiler meclis üyeliği listesine yazılır, belediye başkanı adayı yapılır o kişiler de halka olan kente olan sorumluluğunu en iyi şekilde yerine getirirdi.

Belediye meclislerinde kentin hakkını savunur, hep sokakta olduğundan bu acı olaydaki esnaf tarafından iletilen sorunun takipçisi olur belki de bu vahşet yaşanmaz idi. Demem o ki, siz o ilçeye başka bir ilçeden hatta başka bir ilden meclis üyesi yazarsanız, siz sadece benim adamım olsun zihniyeti ile koca bir kenti bal yapmayan arılara teslim ederseniz bu acıları daha çok görürüz.

Hakkını veren, ilçesinin mahallesinin sorunlarını dile getirmekten, takip etmekten geri kalmayan seçilmiş dostlarımı da alkışlayarak, takdir ederek son zamanlarda zayıflayan meclis yapılarının eseri olan seçiciler adına da tüm İzmir'den özür diliyorum.

Bu yaşananlardan ders alarak tüm partilerin İzmir'imizi yönetecek kadroların oluşturulmasında empati yeteneği güçlü, sokakta karşılığı olan, dokunmayı bilen, kentte dair çözüm önerileri olan, STK’lerde mücadele etmiş, engelliyi, romanı, dezavantajlı kesimi anlayan, onların sorunlarını takip eden, kendisine iletilen sorunun takibini yapıp çözülünceye kadar mücadele eden, tuttuğunu koparan kadrolar yaratması bu kentte bu kadar ucuz ölümleri engelleyecek ve İzmir hak ettiği dünya kenti unvanını alacaktır.