Hiç aklımda değildi Batum gezisi, Ayvalık-Batum arası 1546 Kilometre ve şöyle bir hata yaptık otobüs ile gitmeye kalktık;

 İzmir otogarından Sarp sınır kapısına kadar tam 24 saat otobüsün içinde yolculu yaptık, öylesine yorulduk ki! Sarp Sınır Kapısı’na kadar oldukça uzun ve yorucu bir yolculuk oldu benim ve eşim Ayşe için. Dönüşte aynı hataya düşmemek için Batum’a varmadan önce uçak biletlerimizi ayırttım. Otobüsle giderken zaman çok olduğu için Batum’ta gezilecek yerler listesini yaptım. 7 günde şehri enine boyuna daha iyi tanımak kolay bir iş haline geldi. Sınır kapısından kolaylıkla geçiş yaptık, isteyen pasaport isteyen de kimlik ile giriş yapabiliyor. Bugünkü döviz kuruyla bir Gürcistan Lari’si yaklaşık 13 Türk Lirası civarında.

    40’ıncı kat endişesi

   Gümrükten çıkış yaptığınız anda itibaren Batum’a götürmek için taksiciler bir anda etrafınızı sarıyor, mutlaka pazarlık yapmalısınız! Türk taksiciler de var, bizim tercimiz de öyle oldu. Sohbet ederek, Batum ile ilgili bilgiler alarak yaklaşık 25 dakikalık bir yolculuktan sonra otelimize ulaştık. 53 katlı bir binanın 40’ıncı katına yerleştik; yerleşmesine de yıllardır apartmanın giriş katında oturan bir aile olarak balkondan aşağıya ancak ikinci günümüzde o da çekine çekine bakmaya başladık. Karadeniz kıyısındaki Batum kenti, 2000’li yıllarda hayata geçirilen yenileme projeleri sayesinde bambaşka özellikler sergiliyor. Şehrin kültürel yönüne ve doğal güzelliklerine vurgu yapan bu yenilikleri yakından tanımak için 5 gün yeterli bence.

     Tabak dolusu mantıya 156 lira ödedik

     Batum’ta herkese, her keseye uygun oteller bulunuyor, yemek içmek konusuna gelince şehrin gökdelenlerinin bulunduğu bölgede fiyatlar oldukça pahalı. Ancak kent merkezine inildiğinde çarşı ve sokak aralarında oldukça uygun fiyatlara yemek yenilebilir. Biz eşimle birlikte kocaman bir tabak dolusu mantı yedik karşılığında Türk parası olarak 156 lira ödedik, ancak aynı yemeği sahilde bu fiyata yemek mümkün değil. Otel tavsiyesine gelince; Batum’daki en merkezi konum olan Batum Bulvarı çevresinde çok sayıda konaklamak için oteller temiz ve konforlu oda seçenekleri sunuyor. Batum’da gezilecek yerler rehberinde Karadeniz kıyısındaki bu küçük, şirin ve samimi Gürcistan sınırlarındaki Özerk Acara Cumhuriyeti’nin Başkenti Batum’da görülmeye değer ne varsa gezdik, gördük diyebilirim.

     Ünlü Batum Bulvarı

     Araştırma yaparken şöyle bir bilgi de edindim. Kıyı şeridine paralel uzanan Batum Bulvarı, 1881 yılında Alman peyzaj mimarı ve botanikçi Ressler’ın planlarına sadık kalınarak inşa edilmeye başlanmış ve bugün muhteşem bir bulvar ortaya çıkmış. 7 kilometrelik uzunluğa sahip Batum Bulvarı’nı bir uçtan bir uca yürüyerek de gezmek mümkün veya üç tekerlekli elektrikli binek araçları kiralayarak da gidip gelmek mümkün. Biz ikisini de denedik yorucu ama görülmeye değer güzellikler barındırıyor bulvar. Denize bakan kıyısında gün batımında ise tadına doyum olmuyor.

     Bulvara geldiğimizde öncelikle Nurigeli Gölü’nün bulunduğu 6 Mayıs Parkı’nı ziyaret ettik, Ali ve Nino Heykeli’nin önünde herkes gibi biz de fotoğraf çekildik. Tamara Kvesitadze’nin imzasını taşıyan heykelin üzerindeki figürler, Azeri yazar Kurban Said’in ölümsüz eserindeki âşıkları simgeliyor. Trajik hikâyede Sovyet istilası sonucu birbirlerinden ayrılmak durumunda kalan Müslüman çocuk ile Gürcü Prenses, heykel vasıtasıyla bir araya geliyor. 7 metre yüksekliğindeki Ali ve Nino Heykeli’nde kadını ve erkeği simgeleyen figürler her on dakikada bir açı değiştiriyor. Eğer bu sürecin tamamını izleyecek zamanınız varsa Ali ve Nino’nun kucaklaşmasını görebilirsiniz. Akşam saatlerinde ise Alfabe Kulesi’nde rengarenk ışıklar eşliğinde görsel şöleni keyifle izledik. Dönme dolaba binmeyi ve Dans Eden Çeşmeler’de düzenlenen şovları izlemeyi de öneririm.

     Alfabe Kulesi

     Bu arada biraz da 2012 yılında açılışı gerçekleştirilen Alfabe Kulesi’nden söz etmek istiyorum. Hem Gürcü dilinin hem de insanın özgünlüğünü simgeliyor. Bulvarın kuzeydoğusunda yer alan 130 metre uzunluğundaki heykelin ana hatlarını, her biri dört metre yüksekliğinde alüminyum plakalar oluşturuyor. Bu plakalar aracılığı ile DNA’nın çift sarmal yapısını betimleyen bir şekil ortaya çıkartılmış. Üzerine ise Gürcü alfabesinin 33 harfi yerleştirilmiş. Alfabe Kulesi, sadece akşam devreye giren ışıklandırması sayesinde daha da etkileyici hale gelen tasarımı nedeniyle ilgi odağı. Yapı, aynı zamanda Karadeniz’in ve bulvarın önemli bir bölümünün enfes manzarasını gözler önüne seriyor. Eğer asansör aracılığıyla kulenin küre şeklindeki üst kısmına çıkarsanız buradaki restoranda hem manzara izleyip hem de keyifli bir akşam yemeği yiyebilirsiniz.

     Batum Botanik Bahçesi

     Gezimizin üçüncü gününde artık şehirden uzaklaşalım istedik ve kent merkezine 9 kilometre uzaklıktaki Batum Botanik Bahçesi’ne gitmek için yola koyulduk.1912 yılında Andrey Krasnov önderliğinde kurulmuş. Yaklaşık 109 hektarlık alanı kaplayan tesis, eskiden Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin en büyük botanik bahçesiymiş. Batum Botanik Bahçesi 90 tanesi Kafkas coğrafyasına özgü, 140’tan fazla ülkeye ait 1800 farklı bitki türünü barındırıyor, muhteşem güzellik, yeşile bulandık adeta. Botanik bahçesine girişi elektrikli araçla yaptık dönüşü ise dğal güzelliklerin tadını çıkararak, doyasıya inceleyerek ve yürüyerek yaptık. Deniz seviyesinden 220 metreye kadar yükseğe uzanan arazideki bitki türlerinin tamamına yakınını görmek için yarım günümüzü ayırdık, ardından botanik bahçesine yürüyüş mesafesindeki sahiline indik ve bol bol yüzdük kulaç attık.

      Argo Teleferiği

     Bu arada taksiye atladığımız gibi Avrupa Meydanı’ndaki gündelik yaşamı gözlemlemek için akşam saatlerini seçtik. Kentin ana meydanı konumundaki alan, Gotik ve Barok stilde inşa edilmiş yapılarla çevrelenmiş durumda. Avrupa Meydanı denildiğinde akla gelen ilk aktiviteler fotoğraf çekmek ve etrafı gözlemlemek oluyor, biraz da alışveriş yapmak. Batum’u bir de kuşbakışı ve kentin manzarasını izlemek için Argo Teleferiği‘ne binip Sputnik Tepesi‘nin zirvesine ulaştık, teleferik kabininden kentin dört bir yanınu izlemek mümkün. Deniz seviyesinden 250 metre yükseklikteki tepenin zirvesine 15 dakikada ulaşabildik.

     Chacha Saat Kulesi

     Batum’da gezilecek yerler listenize 25 metre yüksekliğindeki’ni de ekleyebilirsiniz. Görünüm açısından İzmir’deki türdeşi ile arasında ciddi benzerlikler olan saat kulesi, 2012 yılında mimar Raymond Charles Péré’nin tasarımına bağlı kalınarak inşa edilmiş. Saat kulesinden sonra Batum Bulvarı’ndaki gezimizi Dönme Dolap ziyaretiyle devam ettik.  Dönme Dolap Plajlara oldukça yakın, 2012 yılında kente kazandırılmış ve turistik cazibe noktası konumuna yükselmiş.

     Fener ve Alfabe Kulesi yan yana

     Batum, konumu gereği asırlar boyunca denizcilik faaliyetlerinin yoğun olduğu bir şehirmiş. Liman bölgesinde ilk fener kulesi, Osmanlı döneminde 1863’te yapılmış. 1878’de tamamlanan ikinci Batum Fener Kulesi’nde Ruslar’ın imzası bulunuyormuş. Şimdiki yapı ise Fransız mühendislerin gözetiminde 1882 yılında inşa edilmiş. Fener Kulesi ve Alfabe Kulesi’nin fotoğrafını birlikte görüntülemek mümkün.

    Waterfall Mirveti Şelalesi

      7 günlük gezimize bir de şelale eklemeyi ihmal etmedik. Taksiye atladığımız gibi kent merkezine 30 kilometre uzaklıktaki Waterfall Mirveti Şelalesi’ne gittik, iyi ki gitmişiz. Elbesileri çıkardık mayolarımız içimizde boğucu sıcak, attık kendimizi buz gibi akan şelalenin altına, artık yıkandık mı yüzdük mü ne derseniz! Dönüşümüzü yürüyerek yapalım dedik tabii, kent merkezine kadar değil! Yeşilliklerin arasında yürürken yanımızda duran dolmuşa bindik kent merkezine kadar müzik eşliğinde yolculuk ettik ve karşılığında 5 Lari (65 Türk Lirası) ödedik. Tabii dönüş yolculuğumuzu doğal olarak otobüsle değil uçakla gerçekleştirdik. Keyifli bir geziydi, gitmek isteyenlere önerebilirim.