Çekingen, ürkek, yumuşak kalpli güzel insan... Bir “Baba”yı kaybetmiş gibi derin, ağır ve keskin duygular içindeyim. Yas tutmuyorum... Çünkü yas, “yaşanmak” içindir!

Aramızdan ayrılışının çok taze olduğu ve duygu yoğunluğu yaşadığımız dönemde seni sonsuz özleyeceğiz...

“Büyük usta” diyorum, çünkü ben gazeteciliğin “dürüstlük” olduğunu Ercan Doğu’dan öğrendim ve onun yanında deneyimledim.
Ben gazeteciliğin, emek verip, yazdığına-çizdiğine, konuştuğuna özen gösterilmesini, nasihatlerde bulunmaktan hiç vazgeçmemek olduğunu Ercan Doğu’dan öğrendim.
Kızdığın oldu, 
hiç gocunmadık;
sevdiğin, takdir, 
tebrik ettiğin oldu, 
senle, çocuklar gibi şen olduk; 
koruduğun, kolladığın oldu, 
şükran ve minnetlerimizi sunduk.

İçimde bir burukluk, bir eksiklik...
Hani önemli bir şeyi  unutursun ya...
''Bir şey vardı, ama unuttum'' dersin ya...
Ne olduğunu hatırlamaz da,
Aklın takılı kalır ya...
Şimdilerde ben de böyleyim...
Unutmadım ama, aklım takılı kaldı...
Hüzünlü değil ama, sevinçli de değil...
Neydi, nasıldı dediğim...
Ercan Doğu

Cumhuriyet Gazetesi’nde çalıştığım dönemlerde Ercan ağabeyle gerçekleştirdiğimiz söyleyşide duygularını okuyucularına aktarabilmenin mutluluğu içinde olduğunu anlatırken, 
“Ömür denilen bu   süreçte, yılları bir bir tüketirken;     yaşadığım her “an”ı dolu dolu,  her olayı içimde, yüreğimde hissederek yaşadım. Yaşadığım acı, tatlı her olay, geçmişimdeki her anı,            yüreğimde bir çizik, bir iz  bıraktı… Ben de dizelere döktüm, yüreğimdeki çizikleri…” demişti.

Ercan Doğu’nun “VASİYET”i...
Dostlarım, sevdiklerim uğurlasın beni o sonsuz yolculuğa...
Tabutumun başında ağlamasın sevdiklerim. 
Acımı taşıyabildiği kadar taşısın ama kimse ağlamasın tabutumun başında. Dünyaya gelirken kimseyi üzmedim, giderken de kimse üzülmesin diyorum...
Çünkü bu yaşam bir sınav, 
ben de sıramı savıp gideceğim bunda üzülecek bir şey olmasa gerek.
Benim sevmediklerim de, beni sevmeyenler de gelmesin cenazeme...
Ben öldüğümde tabutumu bayraklara sarmayın, karıştırmayın beni ötekilerle,  bayrağımı  kefenimin içine koyun; sevdasını yüreğimde büyüttüğüm  “ay yıldızlı” bayrağımı kefenimin içine koyun...

Ben sadece başkalarının ölümünden korkuyorum. Benim için     gerçek ölüm sevdiğim insanların ölümüdür.  Jean Cocteau