Biliyorsunuz, enflasyon en sıkıntılı gündem maddelerimizden biri. Uzun süredir kontrol altına alınabilmesi için mücadele ediliyor.
Yetkililer olumlu sonuçların 2025 yılının ortalarını bulacağını ifade ediyorlar.
Enflasyonun temel ayaklarından biri sebze ve meyve fiyatlarından kaynaklanıyor.
Büyük ve değişik şikayetler var bu konuda.
Pazarlarda, manavlarda ve marketlerde çok farklı etiketlerin oluşmasıyla ilgili.
Tüketiciler şikayetlerinde haklılar. Çünkü bu fiyat farklılıklarının oluşmaması adına, ülkemizde ilk defa 12 Eylül 1960 tarih ve 80 sayılı Toptancı Halleri, Sureti İdaresi Hakkında Kanun ile düzenlenmişti.
Böylece, üretilen yaş sebze ve meyveler her şehrin toptancı haline gelecek, satışa sunulan ürünlerin fiyatları arz ve talep durumuna göre burada belirlenecekti.
Bu sistemde, 1980 24 Ocak kararları ile birlikte ‘Serbest Ekonomi Modeli’nin oluşmasından sonraki yıllarda Toptancı Halleri giderek işlevini yitirmeye başladı.
Ve bugün, toptancı hallerinin varlığının piyasalar üzerinde hiçbir ağırlığı kalmamış durumda.
İşte, fiyat istikrarsızlığının ve enflasyonun ana nedeni en çok bu noktadan kaynaklanmaktadır.
Aslında konu çok geniş kapsamlı olması nedeniyle bir köşe yazısıyla anlatılabilmesi mümkün değildir.
Önümüzdeki süreçte değerlendirmelerime devam edeceğim.
Günümüz şikayetlerine dönecek olursak; sizleri uzun yıllar öncesine götürmek istiyorum… Üretim bölgelerinden İzmir şehrine gelen yaş meyve ve sebzelerin tamamı toptancı haline indirilerek buradan pazarlanırdı.
Yani, tüm bu ürünler sadece sebze ve meyve hallerinden, faturalı olarak satın alınabilirdi.
Alıcıların ellerindeki satış faturasında ürünün ismi, kilogramı ve fiyatı yazardı.
Bu fiyatlara göre manavların ve pazarcıların satın aldıkları ürünü yüzde kaç karla satabilecekleri belliydi.
Yanlış hatırlamıyorsam, manavlar yüzde 30, pazarcılar ise yüzde 20 karın üzerinde satış yapamazlardı.
Bunların her biri büyükşehir ve ilçe belediyelerinin zabıtaları tarafından denetlenirlerdi.
Zabıta elemanı, fatura kontrolünde, alış rakamının üzerinden kar yüzdesini hesaplar fahiş fiyatla satış yapan esnafa ceza yazardı.
Bu sistem devam ediyor olsaydı bugün hiçkimse marketlerin veya manavların yüksek fiyatlarından söz ediyor olmayacaktı.
Artık günümüzde, fiyatlar hallerde arz ve talep doğrultusunda belirlenmiyor.
Çünkü üretilen yaş meyve ve sebzelerin sadece toptancı hallerine gönderilmesi ve burada satışa sunulması mecburiyeti ortadan kalkmış durumda.
Yani özet olarak mevcut hal yasasına uyan yok artık.
Bu durumda da fiyatlarda istikrar ve adaletli etiketler gerçekleşemiyor.
Hani yaşamımızda pek çok şey değişiyor, teknoloji gelişiyor tamam da, insan bazen eski günleri de aramıyor değil.
Mesela şimdi yaş meyve ve sebze alırken, aralarında uçurum farkları olan etiketlerin en ucuzuna ulaşabilmek adına marketlerde, pazarlarda ve manavlarda uzun uzun araştırmalar yapmak mecburiyetinde kalmazdık.