Bizleri ilgilendirmeyen olaylardan konuşmaktan aldığımız tarifsiz zevkin kaynağı ne diye hiç düşündünüz mü? Dedikodu nasıl olur da bir mıknatıs gibi bizi tarifsiz bir hazla kendisine çeker?

Gelin biraz geriye gidelim, İnsan dilinin gelişiminin kaynağının dedikodu olduğunu size söylesem…Evet insan dilinin gelişimi dedikodunun ortaya çıkmasıyla aynı döneme rastlıyor. 

Yapılan araştırmalarda edinilen sonuç oldukça çarpıcı, göre dedikodu yaptığımız insanlarla aramızdaki bağ güçleniyor. Dedikodu sayesinde kendi grubumuzdan olmayan insanları kolaylıkla izole edebiliyoruz.Şöyle ki avcılıkla geçindiğimiz dönemlerde kendini tehlikeye atan bir grup insanla hiçbir şey yapmadan sadece yemeğe ortak olan insanların birbirinden ayrılması gerekiyordu.Haklısızlığa uğradığını düşünen insan grubu dedikodu sayesinde diğer insanları kolaylıkla izole ettiler.
Böylece başarılı olanlar kendi topluluğunu inşaa etti ve birbirlerine bağlı kalmaya başladı. Böylelikle güven duygusu da ortaya çıktı.
Ve dedikodu yapanların hayatta kalmasıyla bu özellik genlerimize de geçmeye başladı. Dedikodu yaparak sosyal becerilerini geliştirenlerin sayısı arttı.
Dedikodu bize şunu söylüyor; kişilerin davranışlarını eleştir, olayları sorgula ve iyi-kötüyü, doğru-yanlışı ayırt et.
Dedikodu yaparak duygusal sağlığınızı koruyabiliyorsunuz,Ve aynı araştırma doğrultusunda dedikodu yapmak sosyal ve iş ağlarınızı birbirine bağlayan bir güç halinde. Bu dedikodular yayılırken iş vereninizin aslında ne istediğini daha net bir şekilde anlayabiliyorsunuz.Ve yeni arkadaşlar da kazanıyorsunuz.Bir iş yerinde geçirdiğiniz bir sene sonunda bol bol dedikodu yaptıysanız yakın arkadaşa sahip olma oranınız, dedikodu yapmayan birine göre oldukça fazla!
Yani toplumun sosyal sağlığının korunması için dedikodu önemli bir etken.
Fakat evrimsel rekabetten dolayı olumlu dedikodular duymaktan hoşlanmıyoruz. Kişilerin olumsuz olaylar yaşaması bizi daha çok tatmin ediyor. Böylelikle kendimizi daha başarılı hissediyoruz.Tabii bütün bu durumlar dedikodunun yıkıcı etkisini ortadan kaldırmıyor.
Sosyal yaşamdan dışlanmalar arttıkça dedikoduya hedef olan kişinin ruh sağlığında yaralanmalar ortaya çıkabiliyor. Yazık onlara. Ama etkilenmeyen biriyse ve sizden daha iyi bir dedikodu yeteneğine sahipse vay halinize…
Siz en iyisi ne dedikodudan uzak kalın ne de abartıp kendinizi riske atın. Unutmayın, dedikodu bize kalan en büyük miraslardan biri.