Damlacık, İzmir’in tarihi semtleri arasında kaderine terk edilmiş bir halde bekliyor.

Kimimizin Varyant’tan inerken göz ucuyla gördüğümüz, kimimizin Türk futbolunun efsanesi Metin Oktay’ın semti olarak bildiği Damlacık…

Ve semtin kaderini en iyi bilen isim Naim Yazıcı. Naim Abi, bir anlamda Damlacık’ın belleği. Kendisiyle konuştuğunuzda semtin geçmişi, bugünü ve geleceği hakkında bilmek istediğiniz ne varsa size bir çırpıda anlatıveriyor. Ve kaderine terk edilmişlikle ilgili söylediği bir tümce var ki günümüz gerçeğini bir şamar gibi suratımıza çarpıyor… “Rant yoksa Engin kardeş, bizlere bir ‘Damlacık’ ilgi de yok.’’

Nedir bu rant meselesi, kaderine terk edilmişlik diye sorduğumda, ‘bellek’ maddeler halinde semtin bugününü gözler önüne seriyor. Naim Abi diyor ki;

“Tarihi Damlacık semti, İzmir’de şehrin merkezi Konak Meydanı’na çok yakın mesafede Konak Tüneli’nin girişi ve güzergahı üzerinde yer almaktadır.

Koruma Amaçlı İmar Planı’nda 3. Derece Arkeolojik ve Kentsel SİT ile İzmir Tarihi Projesi-İzmir Tarihi Stratejisi Raporu’nda belirlenen ve de 2500 yıllık Kemeraltı ve Konak çevresi 252 hektarlık yenileme alanında olup İzmir’in merkezi Konak Meydanı’nın da siluetini oluşturmaktadır.

Yapımına 2012’de başlanan ve 2015’te hizmete giren Konak Tüneli nedeniyle Damlacık’ta Sümer ve Namık Kemal Mahalleleri’nde kamulaştırılan ve ağır hasarlı olduğu belirlenen binalar Karayolları İdaresi’nce yıkılmıştır. Bunu sonucu olarak semtin yarısı yok olmuş, geriye eski ve zarar görmüş bir semt kalmıştır.

Genel olarak mevcut binaların çoğu İmar Kanunu’na tabi olmadan ve mühendislik hizmeti almadan yapılan eski ve yıpranmış yapılardır. Tünelin geçmesiyle de statikleri daha da bozulmuştur. İmara açık mevcut bina/parsellerin durumu, 2 kat (6.80 metre yükseklik) olan pansiyon seçenekli konut olarak belirlenmiştir.

Mevcut geri kalan binaların parselleri küçük metrajlı olup bazıları da ‘tevhit’li(*) olduğundan müstakil inşaat yapılma ve yenilenme olasılığı da yoktur.  Zaten arkeolojik sondaj yapılmadan ve Karayolları İdaresi’nden izin alınmadan belediye tarafından inşaat ruhsatı da verilmemektedir. Ayrıca binalar, bitişik nizamda olduğundan biri yıkılırken diğeri de domino etkisiyle zarar görecektir. (*Tevhid ‘birleştirme’ kapsamındaki gayrimenkullerin bitişik olması yani işleme konu parsellerin birbirine sınır olması şarttır.)

Öte yandan ekonomik ve sosyokültürel alt grupta yaşayan vatandaşların binalarını yenileme olanağı çok düşük olmakla birlikte, imar rantı oluşmayacağı için de müteahhit firmalar, ilgili idareler ve sivil toplum örgütleri burası ile ilgilenmemektedir.

Sümer Mahallesi’nde 3 adet, Namık Kemal Mahallesi’nde 8 adet olan ve kamulaştırılıp restorasyonu yaptırılan 11 adet binanın yapılması ve alanın düzenlenmesi semtin uğradığı zararı telafi edecek nitelikte değildir.

Sonuç, imar rantı olmayan, yüksek kat verilmeyen, büyük inşaat yapılamayan Damlacık’a ilgi de yok.

Sonucun sonucu da benden: Konak Tüneli’nin yapılması ile karanlık bir tünele sokulan Damlacık’ta tünelin sonu şimdilik karanlık. Semt sakinleri, kaderine terk edilmişliğin ortasında yalnız ve güvencesiz bir şekilde geleceğe bakıyorlar. Yazımı Naim Abi’nin konuyu özetleyen sözüyle noktalamak istiyorum: Rant yoksa bir ‘Damlacık’ ilgi de yok.

Kalın sağlıcakla…