Her gün değişen gündemi takip etmek oldukça zor ve imkansızdır. Buna rağmen gündeme tutunmayı başarmış içerikler arasında, uzak doğunun popüler yapımları akıllara kazınmış durumda.

Bu aşamaya kadar gelmelerindeki asıl başarı benim görüşüme göre uzak doğunun çok iyi bir pazarlama yönteminin olması. Kitleye hitap edecek ve onları çekecek her türlü taktikten yararlandıkları bir gerçektir. Bu konu hakkında örnekleri tek tek incelerken sizlerin de farkında olacağınıza eminim. Kapitalist sistemin içerisindeki binlerce farklı kapının arasında kaybolmuş olan bizlere yeni bir kapı açarak, kendimizi ve benliğimizi değiştirecek veya etkileyecek şekilde yapımlar hayatımızın içerisinde varlığını sürdürmektedir. İşte bu yapımlardan en çok etkileyen ve bilinenleri inceleyelim.
HER SESTEN K-POP
   K-pop denildiği zaman toplumun belli gruplara ayrıldığını söyleyebiliriz. Bu grupları sevenler, sevmeyenler, eleştirenler, ilgilenmeyenler ve bilmeyenler olarak 5 kategoride inceleyebiliriz. Fark edildiği üzere bu kadar kategoriye ayrılması bile ne kadar çok bilindiği ve popüler olduğunun bir kanıtı. İnsanlar ilgisini çekmeyen bir konu hakkında bu kadar çok gruba ayrılmaz onun yerine direkt görmezden gelir. Fakat k-pop sadece Kore üzerinde etki sahibi olmakla kalmamış aynı zamanda dünya çapında da etkisini kanıtlamış durumdadır. 
   K-pop nedir sorusuna gelirsek bilmeyenler için, Kore’de oldukça ciddiye alınmış bir sektör olup Kore pop olarak tanımlayabiliriz. Daha açık olursak 3-12 kişinin (bu sayılar değişkenlik gösterebilir) bir araya gelip grup oluşturması ve sadece şarkı söylemekle kalmayıp aynı zamanda dans performansı da sergilemeleridir. Gerek sahne performansları olsun, şarkıları olsun her yönü ile izleyici kitlesini alışılmışın dışında bir müzik performansı ile etkiledikleri bir gerçektir. Bu kadar etkiye sahip olmasının en büyük sebebi Kore’nin çok güzel bir pazarlama yöntemi olması diyebilirim. Çünkü idollerin hem kadın kesime hem de erkek kesme uygun yönde seçilmesi örneğinden az çok anlaşılabilir.
   Sadece müzik değil idollerin, giydikleri, taktıkları takılar, kullandıkları ürünler ve gittiği yerler bile fanları açısından o kadar kutsal ki onlara ayak uydurmaya çabalamaktalar ve bu durum bir döngü içerisinde varlığını korumakta. Günümüzde her nereye gidersek gidelim emin olun mutlaka bir k-pop ürünü satış raflarında yerlerini almakta. Bu da sadece müzik sektöründe etkilerinin olmadığı farklı alanlarda da rakiplerini eledikleri ve güzel satışlara ulaştıklarını söyleyebiliriz. Bu ürünleri bizim ülkemiz için ayrı tutmak olmaz, aynı zamanda Türkiye de bu sektörün ne kadar geniş kitlelere hitap ettiğinin fakında. Bu sebeple sadece hoşunuza gidip aldığınız ürünün bile aslında altında başka bir serüven olabilir. 
BİR K-DRAMA KLASİĞİ
   Klasikler arasında yer edinmiş diğer Kore yapımlar arasında k-dramanın önemini atlamamak gerekir. Çünkü gerek bizim kanallarımızda Türkçe dublaj ile gerek dizi platformlarında yerini almış durumdadır. K-dramayı tanımlayacak olursak Kore yapımı diziler ve filmlerdir. Bu yapımlar özellikle 2000’li yıllarda popülerliğini arttırmış ve global olarak yayılmaya başlamıştır. Günümüzde popüler platformlar üzerinden pek çok yapım ile bizleri her geçen gün etkilemeye devam etmekte. Bu konuda en iyi ve en güncel örneği verecek olursam “Squid Game” dizisini örnek gösterebiliriz. Yaklaşık 1 yıl önce çıkan bu dizi daha önceden Kore dizi izleyen, izlemeyen herkesi o kadar etkisi altına aldı ki bilmeyen yoktu denilebilir. Çünkü hem sosyal medya üzerinde hem de yerel dergilerimizin kapaklarında bile yer edinmiş durumdaydı. O kadar çok etki sahibi oldu ki Kore bir kez daha bu sektörde ne kadar etkili olduğunu göstermiş oldu. Bu derece ilgi sayesinde popülerliğini arttırdı ve diğer yapımlarına hız kesmeden devam ederek güncelliğini sürdürdü. 
   Aynı zamanda sosyal medya üzerinden ister istemez karşımıza çıkan editleri, tiktok videoları ve kesitleri ile görsel hafızamızı da etkileyerek merak uyandırmayı başardı. Dizi ve film tutkunları için yeni şeyler aramaya vakit kaybetmelerine izin vermeden kısa bölümler ile pek çok konuyu işledikleri yapımlarıyla bize kucak açmaktalar. Aynı zamanda pek çok Türk yapımı dizinin ve filmin, Kore yapımı dizi ve filmlerden uyarlama olduğu da doğrudur. Bu örnek aslında nereye varmak istediğimi belirtti diyebilirim çünkü binlerce yapım arasından kendi farklarını ortaya koyarak dünyanın her yerine ulaşmış olması bile başlı başına büyük bir başarıdır.
MANGA SANATI
   Kendi oluşturdukları sanatı, edebiyat ile birleştiren bir diğer ülke Japonya’yı da sizlere tanıtmak ve bilgilendirmek isterim. Öncelikle manga kelimesini açıklamak gerekirse çok eski bir tarihe gitmemiz gerekir. İlk kullanımı 1770’li yıllara dayanır, Hokusai Katsushika tarafından öğrencilerine çizdiği skeçleri, karikatürleri adlandırmak üzerine bulduğu bir kelimedir. Çince karakterlerden “man (rastgele)” ve “ga (resim)” olan iki karakterin birleşimi ile manga kelimesi ortaya çıkmış ve bu şekilde günümüze kadar süregelmiş. O dönemlerde şu an ki gibi seriler olarak değil daha çok dini, pornografik, sağlık veya günlük konulu tasvirler, figürler çizimlerine yansıttılar. Bu çizimler ilk başlarda duvar resimlerinde görülmüş daha sonra parşömen üzerine aktarılmış ve gelişen teknoloji ile de kâğıdın bulunmasının manganın gelişimine büyük katkı sağladığını gözlemleyebiliriz.
   1862 yılında İngiltere’de, Charles Wirgman “Japan Punch” isimli bir dergi yayımladı. Dergi içeresinde yer alan yaratıcı ve yenilikçi çizimleri ile birçok sanatçının ilgisini üzerine çekti. Bu yarattığı yeni perspektif içeren çizimleri Avrupalı pek çok karikatürcü tarafından benimsendi ve uygulandı. Bu tarzı benimseyen tek ülke Avrupa değil Japonya’da bulunan sanatçıların da ilgisini çekince değişim oldukça hızlı gerçekleşmiş oldu. Rakutan Kitazawa tarafından 1902 yılında ilk çizgi bantı (comic strip) “Tagosaku To Mokubei No Tokyo Kembutsu” Japon gazetesi bünyesinde yayımlandı. Bu eser sayesinde Japon sanatçılar kendilerine özgü bir stil geliştirmiş oldu. O dönemlerde manga ismi Japonya’daki günlük hayatta çok bilinmiyor veya dikkat çekmiyordu. 1930’larda çizgi bantları gazetelerde yayımlanmaya başlayınca halkın dikkatini çekmeyi başardı ve hızla okuyucu kitlesi oluşmaya başladı.
   1960 öncesinde shounen (erkeklere hitap eden tür) seriler erkekler tarafından çizilmekteydi fakat yavaş yavaş sektörün gelişmesi ve tanınması ile kadınlar da bu tema üzerinden pek çok yapım ortaya koydular. Bu sayede kadınların gördüğü cinsel ayrımcılığı da ortadan kaldırmayı amaçladılar ve bunları serilerine de konu olarak yansıttılar. 1960’larda manganın bilinirliğinin ve popüleritesinin artmasında en büyük katkısı olan seri Astro Boy, Amerika’da gösterime girerek global olarak yayılmasını sağladı. Bunun sonucunda mangaların da rağbet gördüğünü gören mangakalar, animasyonlarını ve filmlerini yaparak kendilerini daha çok tanıtmaya başladı. Sektöre hızlı bir şekilde yayıldı ve yeni yayın şirketleri, stüdyolar kurarak günümüzde de devamlılığını katbekat arttırarak sürdürmektedir.
   Artık sadece çocuk kitlesine hitap etmek yerine öğretici ve karanlık temalı seriler de basılarak yetişkin bireylere eğilim gösterilmeye başlandı. Özellikle o dönem üniversite öğrencilerinden güzel bir kitle yakaladılar ve onların yetişkin olduktan sonra bile okuyacağı tarzda mangalar yayımlandı. 20 sene komedi türünde seri çıkarmayan mangakalar ve şirketler 60’ların sonlarında “Akatsuka Fujio'nun Osomatsu-kun” ve “Tensai Bakabon” gibi seriler ile başlangıcı yaptı ardından çok geçmeden popüler seriler haline geldiler. Bu sayede komedi türünde yapımlar çoğaldı ve mangaya ilgi daha da arttı. Daha sonra pek çok yeni türler çıkararak her yıla başka bir başyapıt eklenmiş oldu. 1970’ler ve 80’lerde artık büyük bir kitlesi olan mangaların, animeleri (animasyon) de televizyonlarda yayımlandıkça anime ve mangaya karşı çocuklardan, yetişkinlere kadar herkesin yeni bir ilgi alanı haline geldi. Sadece Japon kanallarında değil birçok ülke tarafından kabul gördü ve çevirilerini yaparak kendi kanallarında yayımlamaya başladı. Türkiye’de bu ülkelerden biridir; Captain Tsubasa, Doraemon, Pokemon, Slam Dunk, Dragon Ball gibi aslında pek çok anime serilerini izledik. Fakat bunların tam olarak nereden geldiği, ne yapımı olduğu ve türü nedir sorularını hiç düşündünüz mü veya sordunuz mu kendinize. 
   Yeni açılan bu kapının ardında varlığını sürdüren bu yapımları tanıdık ve inceledik. Popüler olan her şeyin zaman içinde varlığını kaybettiğini yerine yeni şeylerin geçtiğinin hepimiz farkındayız, fakat yine de bu yapıların uzun bir süre etkisi olacağı kanaatindeyim. Çünkü aralarında uzun bir tarihe bağlı olan ve ona rağmen kendini geliştirerek gündemde tutunmayı başarmış yapımlardan söz ettik. Gelecekte olacak şeylerin farkında olmasak da her geçen gün popüler olan şeylerin farklılık göstermesine alışmış bir kuşak olarak, bizim yeni oluşumlara alışmamızın daha hızlı olacağına inancım sonsuz. Bu sebeple değişime açık bizlere her geçen gün değişen bir dünya eşlik etmektedir.