Mevlana’yı, Nasrettin Hoca zehirleyerek öldürdü! ABD eski Başkanı Trump’ın babası Sivaslı turist Veli çıktı!

Daha önce bunları duydunuz mu?
Tabii ki hayır. Duymanız mümkün değil. Çünkü doğru değil. Ben uydurdum.
Ama itiraf edin, dikkatinizi çekti değil mi?
Bir an olsun “Acaba?” dediniz, değil mi? Tamam kabul, Trump’ın Sivaslı babası kafada kaldı, biliyorum.

Elinizdeki Haber Ekspres gazetesinde bu anonsları birinci sayfada gördünüz ve koşa koşa benim yazımı okumaya geldiniz. Belki de internette gezinirken Haberekspres.com.tr’yi açtınız. Hopp, bir “tık” daha!

Evet, önemli olan “tık”lanmak. Günümüzün altın kuralı bu: Ne kadar “tık”lanırsan, o kadar büyük yazar oluyorsun. Eee, yazdığın normal yazılar ilgi görmeyip "tık"lanmayınca, sen de çareyi senaryo yazmakta buluyorsun. Tıpkı bizim İslamcı yazar Abdurrahman Dilipak gibi...

Geçenlerde Dilipak, “CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in ayağı kırılmadı, onu ayağından kurşunladılar…” diye bir yazı yazmış. İnsanın “Bu da nereden çıktı?” diyesi geliyor değil mi? İşte, bu tam da benim yazının başındaki gibi bir senaryo.

“Taşı kuyuya atayım, herkes çıkarmaya çalışsın, ben de gündeme oturayım” mantığı… Bir de buna “gazetecilik” diyorlar.

Türk basın tarihinde ilk kez bir yazarın yazısı, “röntgen filmi” ile yalanlandı. Evet, CHP lideri kırık ayağının röntgenini basın toplantısında gösterdi. Tam bir “doktor tavsiyeli haber yalanlama” durumu!

CHP İletişim hesabından da Dilipak'a cevap geldi:
"Bu kadar kuyruklu yalanı, iftirayı bir yazıya nasıl sığdırdınız? Bu komplo teorilerini yazarken hiç mi Allah’tan korkmadınız? Günaha girerim diye hiç mi düşünmediniz? Pes doğrusu!"
Vallahi, benden de pes üstüne pes!

Bir örnek daha vereyim. İzmir Belediye eski Başkanı Tunç Soyer’in CHP Genel Başkanlığı’na hazırlandığı yazıldı. İlk yazan kim? CHP’ye yakın gazeteci Barış Yarkadaş.  Bakın, Soyer ne diyor bu haber için:  

 “Böyle bir kesinlik söz konusu değil ben de yaklaşık on gündür duyuyorum bu söylemleri, bu Barış Yarkadaş’la başladı ve sonra birkaç gazeteci arkadaş da dile getirmeye başladı. Emin olun bu söylemlerin nereden çıktığını ve kimin çıkardığını bilmiyorum.”

Gazetecilik bu mu oldu artık? Soyer’in haberi yok ama onlar biliyor ve yazıyor! Adeta "Haberin yok sen adaysın!" diyorlar. Bu da yetmezmiş gibi, “Reklamın iyisi kötüsü olmaz” diyorlar ama ben bu lafı hiç tutmam. Biri bana, “Yalan yazıyor ama çok okunuyor” desin istemem. Doğruyu yazayım, az okunsun razıyım.

Gönlümden geçen, tık peşinde koşmak değil; ama belli ki bazıları hâlâ gazeteciliğin gönülden geçenleri yazmak olmadığını öğrenememiş!

 

GÜNÜN TÜYOSU


Yarkadaş, Dilipak, size iki iyi tüyo verdim. Araştırın, üstüne bir de teşekkür edin, bu kıyağımı unutmayın!