Hepimizin sorunu: fahiş trafik sigortası fiyatları… Trafik sigortası fiyatlarından herkes şikayetçi; "Zorunlu mali mesuliyet sigortası" olarak geçen "trafik sigortası", trafikte kazaya karıştığımızda karşı tarafın hasarını ödeyen bir teminat sağlıyor. 2024 yılbaşında düzenlenen yeni oranlara göre; kaza başında maddi hasarlarda 200.000 TL, zincirleme kazalarda 400.000 TL, kişi başına ölüm ve sakatlıktan 1.800.000 TL, toplamda ise 9 milyon liralık “sağlık ve tedavi” teminatları sağlanmakta.

Fakat Türkiye’de faaliyet gösteren 48 farklı sigorta şirketinden 30’a yakını trafik sigortası poliçesi düzenlemek için ruhsat almış olsa da, çoğu sigorta şirketi trafik sigortası poliçesi kesmekten imtina ediyor. Kamu otoritesi trafik sigortasında tavan fiyat uygulaması yaparken çoğu sigorta şirketi, bırakın tavan fiyat uygulamayı, hiç sigorta kesmemesi, araç sahibi vatandaşların mağduriyetine sebep oluyor.

Çoğu durumda, otoritenin belirlediği tavan fiyatın bile üstünde fiyatlar ödeyerek poliçe kestirmek zorunda kalıyoruz. Kamu otoritesi "trafik sigortası" konusunda sıklıkla düzenlemeler yapmakla beraber, bir türlü iki tarafı da -hem vatandaşı hem de sigorta firmalarını- memnun edecek çözümü bulamıyor. En son birkaç ay önce yapılan düzenlemeyle trafikte bulunan araçlara göre, halkın daha çok kullandığı araçların sigortalarını daha uygun, elit-lüks sınıftaki araçların ise trafikte bulunma oranına göre daha yüksek bir düzenleme yapıldı. Ancak bu düzenleme de kimseyi memnun etmedi ve fiyatlar birdenbire %40 oranında arttı.

Sene başında yapılan düzenlemeyle her ay %2-%3 oranında artması beklenen fiyatlar, yapılan yeni düzenlemeyle büyükşehirlerde yaşayan araç sahipleri için %60-70 oranında arttı. Sinop, Amasya, Bartın gibi küçük şehirlerde fazla bir değişiklik olmazken, İstanbul, Ankara, İzmir, Samsun, Adana, Gaziantep gibi büyükşehirlerde yaşayan araç sahiplerinin zorunlu mali sigortalarında ciddi artışlar oldu. Geçen sene ödediğimiz fiyatın neredeyse iki katına trafik sigortası satın almak zorunda kaldık.

Sigorta teminatları aynı olmasına rağmen, bir otomobil için bir firmada 11.000 TL fiyat verilirken, başka bir firmada 19.000 TL fiyat verilebiliyor. Sigorta şirketleri ticari kuruluş olarak zarar edici işlem yapmak istemiyor. Ancak araç sahipleri de arabalarını trafikte kullanmak zorunda olduklarından en uygun fiyatı arıyorlar. Kamu otoritesinin burada iki tarafı da memnun edecek bir düzenleme yapması gerekiyor. Ekonomik durumun etkisiyle şirketler, "Biz bu fiyata araç sahiplerinin bu riskini üstlenemeyiz" derken, araç sahipleri de "Benim için uygulanacak fiyat çok yüksek, geçimimizi zor temin ediyorken aracımızın sigortasının bu kadar yüksek olması belimizi iki kere büküyor" itirazında bulunuyor.

Çözüm ne?

Halkın alım gücünü ve zenginliğini artırmalıyız ki; ekmek gibi, su gibi bir ihtiyaç olan “sigorta” konusu da halkımıza yük olmaktan çıksın. Ekonomik istikrar sağlanarak, sigorta şirketlerinin risk üstlenme kapasiteleri artırılabilir ve vatandaşın üzerindeki yük hafifletilebilir. Çözüm, kamu otoritesinin ve sigorta şirketlerinin ortak bir noktada buluşmasıyla mümkün olabilir.

Sonuç olarak, değişim ve düzenlemelerle ilgili her ne yapılırsa yapılsın, önemli olan halkın mağduriyetini en aza indirgemek ve sigorta şirketlerinin de sürdürülebilir bir politika izlemelerini sağlamak. Hem vatandaşın hem de sigorta şirketlerinin memnuniyeti için daha etkili ve adil çözümler üretilmeli.