30 Ekim 2020 tarihinde Türkiye saati ile 14.51’de meydana gelen İzmir depremi hala hafızalardadır. Merkez üssü, Yunanistan’ın Sisam Adası açıklarında, Seferihisar’a 23 km mesafede, yerin 16,58 km altında 6,9 büyüklünde meydana gelen deprem yaklaşık 16 saniye sürmüştü.

Merkez üssü, Yunanistan’ın Sisam Adası açıklarında, Seferihisar’a 23 km mesafede, yerin 16,58 km altında 6,9 büyüklünde meydana gelen deprem yaklaşık 16 saniye sürmüştü.

Yaşadıklarımızı unutmam mümkün değil.

O süreçte görev yaptığım gazetede, beşik gibi sallanan 7’nci kattaki paniğimiz, koşuşturmacalarımız, bağrış ve çağırışlarımız hala filim şeridi gibi gözlerimin önünde.  

Binadan kaçtıktan sonra Pasaporttaki Atatürk Heykeli’nin önünde toplanmıştık.

Karşıyaka’da ikamet ettiğimiz apartmanımız da büyük zarar görmüş, 20 dairede oturanların tamamı da sokağa dökülmüştü ve bir daha geri dönülmemişti.  

 

Bu hikaye şu açıdan önemli.  Kentsel dönüşüm diye çıkılan yolda ne gibi engellerle karşılaşılıyor ve neler yaşıyorsunuz bunların bilinmesini istedim. 

5 katlı iki blok ve 20 daireden oluşan apartmanımızın arka tarafında 450 metre karelik otopark ile apartmanın iki yanından bu otoparka giriş ve çıkış yapılabilen 6 metrelik genişlikte yollarımız vardı.

Ankara’dan geldikleri söylenen ekip apartmanımıza ‘Az Hasarlı’ raporu verince devlet desteğine ulaşmak hayal olmuştu.

Tek umudumuz yeni yapılacak binamıza bir kat fazladan imar verilmesiydi. Veya otopark ve yollar göz önüne alınarak yandan ve arkadan fazlalık bir alan yaratılarak müteahhide bir avantaj sağlanabilirdi. Belediye ve Mimarlar Odası’ndan da gerekli desteği göremeyince oluşturduğumuz bir komisyonla binayı yıkacak ve yeniden yapacak bir şirket aramaya, fiyat toplamaya başladık.

Sonunda 4 firma arasından birini seçtik. Hem garantili hem de fiyatı en düşük olanı tercih ettik.

Yani, adı kentsel dönüşüm olan ancak kendi olmayan bir sistemin içinde her daire sahibi yeni yapılacak dairesinin parasını kendi cebinden karşılayacaktı. 

Apartmanda 3 tip daire vardı. Köşe, ara ve zemin. Her birinin metre karesi değişik olan bu dairelerin apartman teslim fiyatları da farklıydı.

Mesela ben ara daire sahibiydim ve 2021 yılında çıkan tabloya ve anlaşmamıza göre 365 bin lira ödeyecektim. Bir yıl sonra süper giden ekonomimiz sayesinde bu rakam önce 500 bin liraya sonra 750 bin liraya daha sonra da 1 milyon liraya yükseltildi.

Önceleri demir ve çimentoda başlayan müthiş zamlar süreç ilerledikçe tüm ürünlere yayılınca herkes çaresizlik altında eziliyordu. Müteahhit her toplantıda malzeme ve işçilik fiyatlarını önümüze seriyor ve istediği zammı yapmadığımız takdirde işi bırakacağını söylüyordu.

Piyasa araştırması yaptığımızda rakamlar kendisini doğruluyordu. Yapacak bir şey yortu.

İnşaat maliyetleri füze olmuş uçuyordu.

Yani çektiklerimizin yanında bir de yarım kalmış bir inşaatla baş başa kalabilirdik.

Kimi yakınlarına kimi çocuklarına el açtı. Kimi de elindeki son malını, mülkünü sattı.

Bugün pek çok insan ağır hasar raporlu binalarda çaresizlik nedeniyle, can pahasına oturuyorlar.

Sonuç; 2021 yılının ikinci yarısında başlayan inşaatın bugün yüzde 85’i bitmiş durumda ve son toplantıda alınan kararla tapular alındığında benim ödeyeceğim rakam 1 milyon 250 bin lira.

 

Evet dostlar, sizlerde farkındasınızdır. Son zamanlarda ülkemizde, zararsız ama sık sık depremlere tanık oluyoruz. Acaba diyorum, endişeyle. Tüm bunlar bizlere bir uyarı mı?

Gerçekçi ve geniş kapsamlı bir kentsel dönüşümde, ülkemizin yaşlı bina stoku ile hükümetler tek başına başa çıkamazlar. Bu olay topyekün bir mücadele ile belki aşılabilir.

Müteahhitlere kesinlikle fazladan bir daire çıkartılmasının çareleri araştırılmalıdır.

Olamıyorsa, hükümet ve belediyeler vatandaşlara maddi destekte bulunmalıdır.

Her geçen gün aleyhimize işliyor. Depremin hangi dakika geleceğini kimse bilemiyor.

Başka da çıkış yoktur…