Her yıl birçok kadın, fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddete maruz kalıyor. Bu durum, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bir yansıması olarak öne çıkarken, Türkiye'nin yasal düzenlemelerden farkındalık kampanyalarına kadar çeşitli alanlarda aldığı tedbirler de bu mücadeleyi daha etkin hale getirmeyi hedefliyor. Ancak kadına yönelik şiddetle mücadelenin etkili olabilmesi için yeni yöntemlerin geliştirilmesi ve toplumun bu konuda bilinçlendirilmesi büyük önem taşıyor.

Türkiye’de kadına şiddetin boyutu

Kadına yönelik şiddet, Türkiye'de uzun yıllardır ciddi bir toplumsal sorun olarak varlığını sürdürüyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verilerine göre, sadece 2023 yılında 300'den fazla kadın cinayeti işlendi. Bu veriler, kadına yönelik şiddetin ulaştığı boyutları gözler önüne sererken, aynı zamanda çözüm üretme gerekliliğini de vurguluyor. Kadına yönelik şiddet, sadece fiziksel saldırılarla sınırlı kalmayıp, psikolojik, ekonomik ve cinsel şiddeti de içeriyor. Bu çok yönlü sorun, çözümün de çok katmanlı olmasını gerektiriyor.

Türkiye'de kadına yönelik şiddetle mücadelede en önemli hukuki düzenlemelerden biri, 2012 yılında kabul edilen 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun. Bu kanun, şiddete maruz kalan kadınların korunması, faillerin cezalandırılması ve şiddetin önlenmesi amacıyla çeşitli tedbirler içeriyor. Ancak uygulamadaki yetersizlikler ve ihlaller, kanunun tam anlamıyla etkili olmasını zorlaştırıyor.

İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda uluslararası düzeyde önemli bir adım olarak kabul edilmişti. Ancak Türkiye'nin 2021 yılında bu sözleşmeden çekilmesi, kadına yönelik şiddetle mücadelede tartışmalara neden oldu. Sözleşmeden çekilme kararı, kadın hakları savunucuları ve sivil toplum kuruluşları tarafından eleştirilirken, hükümet ise 6284 sayılı kanunun kadınların korunmasında yeterli olacağını savundu. Bu süreç, Türkiye'nin kadına yönelik şiddetle mücadelesinde yeni bir yol haritası belirlemesini zorunlu hale getirdi.

Sıla bebeğin vücudunda diş izi tespit edildi: Sıla bebeğin sağlık durumu nasıl? Sıla bebeğin vücudunda diş izi tespit edildi: Sıla bebeğin sağlık durumu nasıl?

KADES uygulaması

Türkiye, kadına yönelik şiddetle mücadelede teknoloji kullanımını da yaygınlaştırmaya çalışıyor. KADES (Kadın Destek Uygulaması), şiddet gören ya da tehdit altında olan kadınların bir tuşla en yakın polis biriminden yardım almasını sağlıyor. Bu uygulama, kadınların acil durumlarda hızlı bir şekilde kolluk kuvvetlerine ulaşabilmelerine olanak tanıyan önemli bir araç haline geldi. KADES, şiddet mağdurlarına yalnız olmadıklarını hissettirmekle kalmıyor, aynı zamanda faillerin caydırılması açısından da etkili bir yöntem sunuyor. 2023 yılı itibarıyla milyonlarca kadın tarafından indirilen uygulama, Türkiye genelinde yaygınlaşmaya devam ediyor.

Kadına yönelik şiddetle mücadelede yasal düzenlemelerin yanı sıra toplumsal farkındalık da büyük önem taşıyor. Devlet kurumları, sivil toplum kuruluşları ve medya, kadına yönelik şiddeti önlemek için farkındalık kampanyaları düzenliyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, okullarda ve topluluklarda kadına yönelik şiddet konulu eğitimler vererek, genç yaşta bilinç oluşturmayı hedefliyor. Ayrıca, medya aracılığıyla yürütülen kamu spotları, şiddet konusunda toplumu bilgilendiriyor ve kadınların hakları hakkında farkındalık yaratıyor.

Bu kampanyalar, sadece kadınların değil, aynı zamanda erkeklerin de bilinçlenmesini amaçlıyor. Çünkü kadına yönelik şiddetin temelinde, toplumsal cinsiyet rolleri ve ataerkil değerler yatıyor. Bu nedenle, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda farkındalık yaratmak, şiddeti önlemenin en önemli yollarından biri olarak öne çıkıyor.

Şiddete maruz kalan kadınlara destek: Sığınma evleri ve psikolojik yardım

Kadına yönelik şiddetle mücadelede önemli bir diğer yöntem ise, şiddet mağdurlarına sağlanan psikolojik ve sosyal destek. Türkiye genelinde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'na bağlı sığınma evleri, şiddet mağduru kadınların ve çocuklarının korunması amacıyla hizmet veriyor. Bu sığınma evlerinde kadınlar hem güvenlik hem de psikolojik destek bulabiliyorlar. Ancak bu merkezlerin sayısının ve kapasitesinin artırılması gerektiği sıkça dile getiriliyor. Uzmanlar, sığınma evlerinin sayısının yeterli olmadığını ve daha fazla kadının bu hizmetlerden yararlanabilmesi için yeni merkezler açılması gerektiğini vurguluyor.

Bunun yanı sıra, şiddet mağduru kadınlara yönelik psikolojik destek hizmetleri de sunuluyor. Psikologlar ve sosyal hizmet uzmanları, şiddet mağduru kadınların travmalarını atlatmalarına yardımcı olmak için çeşitli programlar yürütüyor. Kadınlar, bu destek hizmetleri sayesinde yeniden hayata tutunma şansı buluyorlar.

Muhabir: Nisan Güçlü