İş İnsanı Alpan Veryeri’nin eşi Yeşim Veryeri, çocukluk hayali moda tasarımcılığına 2019 yılında arkadaşlarının ve ailesinin motivesi ile başladı. Misey markası ile hazırladığı kıyafetleri bugüne kadar sosyal medya, internet ve mağazalara verdiği konsinye ürünlerle satışa sunan Yeşim Veryeri, ilk kez 2024 yaz koleksiyonu için defile tanıtımı gerçekleştirdi. Alyans Küçük Kulüp’te düzenlenen defilede Veryeri’nin arkadaşları ve onların kızları manken olarak podyuma çıktı. Defileye mağaza sahipleri büyük ilgi gösterdi.
Kadın giyimi konusunda 5 yıldır koleksiyon hazırlayan Yeşim Veryeri, sadece yaz koleksiyonları tasarlıyor. İlk koleksiyonunu 2019 yılında hazırlayan Veryeri, o yıl kış koleksiyonu da tasarlamış. Araya pandeminin girmesiyle kış koleksiyonlarından vazgeçmiş, sadece yaz koleksiyonlarına yönelmiş. İlk koleksiyonunu çizgili iki top kumaşla hazırlayan Yeşim Veryeri, son koleksiyonunda 900 parçaya ulaşmış. Kıyafetlerin tamamı birbiriyle kombinlenebiliyor.
Çalışma sistemi ile ilgili bilgi veren Yeşim Veryeri, “Ben tasarım konusunda eğitim almadım, bu işin profesyoneli değilim. İşinin uzmanı yardımcım var. Servet Güler, moda ve konfeksiyon sektöründe uzun yıllar çalışmış bir isim. Onunla güzel bir ekip oluşturduk. Hayal ettiğim tasarımı profesyonel dizaynerler yardımı ile çizim haline getiriyorum. Servet Güler, kalıplarını hazırlıyor. Yine onun yardımlarıyla her parça için uzman bir atölye belirledik. Ben kumaşları seçiyorum, kumaşları atölyelere verip, dikimini gerçekleştiriyoruz. Bu süreç çok titiz bir takip ve çalışma gerektiriyor. Biz bu takibi çok iyi şekilde yapıyoruz. Ortaya güzel kıyafetler çıkıyor. Kıyafetin tasarımı aşamasında o yılın trendlerini dikkate alıp, kendi yaratıcılığımı ekliyorum. Her bir parçanın diğerleriyle kombinlenebildiği tasarımlar yapma hedefiyle çalışıyoruz. Dikim aşamasında da işini en iyi şekilde yapan atölyelerle çalışıyoruz. Pantolon için o alanda uzman atölyeyi, gömlekler için de gömlek dikiminde uzman atölyeyi seçiyoruz” dedi.
İlk kez defile ile tanıtım gerçekleştirdiklerini açıklayan Yeşim Veryeri, “Bugüne kadar butik sahibi arkadaşlarım ürünlerin tanıtımına ve satışına destek verdi. Ayrıca açtığım sosyal medya hesapları ile internet sayfası üzerinden tanıtım yaptım. İnstagramda miseydesign, internette misey.com.tr sayfalarında tasarımlarımı tanıtıyorum. Bu mecralardan sipariş verilebiliyor. Ayrıca Trendyol, hip_icon, Yasemin Karagülle, papernparty, summersplashstore, vayeurla, noworneverconseptstore satış desteği veriyor. Defile 5 yılın sonunda yeni bir tanıtım ve pazarlama mecrası oldu. Bu fikir de yakın çevremden öneri olarak geldi. Profesyonel bir organizasyon olmasın istedim. Ne manken ne de koreografi konusunda profesyonellerle çalışmadık. Sadece bir profesyonel mankenimiz görev aldı. Yakın arkadaşlarım ve kızlarından oluşan 30 kişilik bir liste yaptım. Onları mankenlik yapar mısınız diye aradım. Tarih olarak uygun olan herkes seve seve kabul etti. 20 kişilik bir ekip oluşturduk. Giyecekleri kıyafetleri kendileri seçtiler. Müzikleri biz belirledik. Adana’da moda eventleri düzenleyen büyük kızım giyim, aksesuar eklememizi önerdi. Kendisinin çalıştığı bir markanın takı ve şapkalarını, Tullaa’nın da çantalarını kullandık. Kombinlerimizi bu şekilde tamamladık. Defilemize özellikle mağaza sahipleri büyük ilgi gösterdi. Küçük ve etkin bir davetli grubumuz vardı” diye konuştu.
Defilede sergilenen koleksiyon ile ilgili de bilgi veren Yeşim Veryeri, “Koleksiyonumu hazırlarken, o yılın moda trendlerini dikkate alıyorum. Ancak kendi yaratıcılığımla önemli değişiklikler yapıyorum. Özgün tasarımlar hazırlıyorum. Bu yazın koleksiyonunda daha radikal bir değişiklik yaptım. Ailem ve arkadaşlarımla Bali tatili yaptık. Orada organik kumaşlarla tanıştım. Bambu, keten ve kenevirden dokunmuş, özellikle el boyama kumaşlara hayran kaldım. Bali’den kumaş getirip, o kumaşlara uygun tasarımlarla dikkat çeken bir koleksiyonum oldu. Bugüne kadar en fazla 400 parçalık koleksiyonlar hazırlamıştım. Son koleksiyon 900 parçadan oluşuyor ve her bir parça diğeriyle kombin olabiliyor. Birbiriyle uyumlu parçalar hazırladık. Özellikle son koleksiyonumu hazırlarken eşimden büyük destek ve güç aldım. Onun teşvik edici çabaları benim daha büyük koleksiyon hazırlamamda itici güç oldu.”
Yeşim Veryeri’nin geleceğe dönük hedefleri arasında yurtdışına satış yapmak var. Mağaza açmayı düşünmediğini söyleyen Veryeri, mağazalara ürün vererek, satarak, internet ve sosyal medya üzerinden nihai kullanıcıya atış yaparak, markasını geliştirmeyi planlıyor. Yurtdışı müşteri de kazanırsa, hedeflerini büyük oranda gerçekleştirmiş olacak.
55 yaşından sonra marka yarattı
Yeşim Veryeri, modayı yakından takip eden, kendi kıyafetlerini hazırlayan, İzmir’in en güzel giyinen kadınlarından birinin kızı olarak büyümüş. Çocukluğunda, genç kızlığında annesinin diktiği kıyafetleri giymiş. Annesinin ince zevki ile büyümek onu da zevkli giyinen, çevresinden bu anlamda takdir gören bir kadın olmasını sağlamış. Evlenmiş, 42 yıldır evliği süresince iki kızını büyütmüş. Şimdi üç erkek torun sahibi. Kızlarını büyütüp, hayat temposu azalınca, üretmek, faydalı olma fikri oluşmaya başlamış. Yakın çevresi özellikle zevkli biri olması nedeniyle ona modaya yönelik işler yapması konusunda tavsiyelerde bulunmaya başlamış. Adana’da yaşayan büyük kızı Gizem, moda markaları için eventler gerçekleştiriyor. Bu eventlere katılan Yeşim Veryeri, moda zevkini buralarda da gösterince onu teşvik edenlerin sayısı oldukça artmış. Özellikle her ikisi de tasarım alanına yakın çalışan kızları. Büyük kızı Gizem moda markaları için tanıtım organizasyonları gerçekleştirirken, küçük kızı Didem de mimar olarak çalışıyor. Onlara eşinin desteği de eklenince Yeşim Veryeri moda markası yaratma çalışmalarına start vermiş. Misey markası böylece doğmuş. Lacivert üzerine beyaz çizgili, bej üzerine beyaz çizgili, İstanbul’dan alınan iki top kumaşla ilk koleksiyon doğmuş. Kuzeninin kızı Yasemin Karagülle, Alaçatı’daki mağazasında ilk tanıtımı ve satışı yapınca, Misey’in yolu da açılmış. Büyük kızı Gizem’in desteği ile Adana’da bile müşteri grubu oluşmuş.
Yeşim Veryeri için Misey markası yavaş yavaş büyüyen bir bebek gibi. Eğitimli bir tasarımcı olmadığını, sadece zevkine ve yaratıcılığına güvendiğini her fırsatta dile getiriyor. Oysa yaratıcılık isteyen mesleklerde ve çalışmalarda en az eğitim kadar yeteneğin de önemli olduğunu onun koleksiyonlarının her bir parçasında görmek mümkün. Titiz çalışması, araştırmaları, görsel yeteneğini kullanarak, ürünlerini hazırlıyor. Her koleksiyonda hem ürün olarak hem de hedef kitleye ulaşma araçları olarak biraz daha gelişiyor.