Türkiye’de, tüketilen enerjinin önemli bir kısmı binalarda kullanılıyor. Jeotermal ısı pompaları ise bu alanda önemli bir değişim fırsatı sunuyor. Doğal ve sürdürülebilir bu enerji kaynağı, hem ısıtma hem de soğutma için kullanılabilir, bu da büyük bir enerji tasarrufu sağlama potansiyeli taşıyor.
Jeotermal enerji ile yüksek verimlilik
Jeotermal kaynaklı ısı pompaları, toprağın sabit sıcaklığından yararlanarak mevsim değişimlerinden etkilenmeden konforlu bir iklimlendirme sağlıyor. Jeotermal Enerji Derneği (JED) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kındap, bu teknolojinin Türkiye’nin 2053 “Net Sıfır” hedefine ulaşmada kilit bir rol oynayabileceğini belirtti. Özellikle doğalgaz altyapısının olmadığı bölgelerde jeotermal ısı pompalarının yaygınlaştırılmasının önemli bir adım olacağını ifade eden Kındap, mevcut binaların da bu teknolojiye uyumlu hale getirilmesi gerektiğini vurguladı. Ali Kındap, “Yeryüzünün birkaç metre derinliğindeki toprak sıcaklığı yıl boyunca 10 derecenin üzerinde kalıyor. Bu, ısı pompalarının hem ısıtma hem de soğutma amaçlı kullanılmasını mümkün kılıyor” diye aktardı.
Avrupa'dan Türkiye’ye
Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında enerji arz güvenliği tehlikesi, Avrupa’da jeotermal ısı pompalarının kullanımını hızlandırdı. Avrupa Komisyonu’nun REPowerEU paketi çerçevesinde, 2030’a kadar 30 milyon ısı pompası kurulumu hedefleniyor. Türkiye’de de benzer şekilde, yeni inşa edilen binalarda bu sistemlerin yaygınlaşmasıyla enerjide dışa bağımlılığın azaltılması amaçlanıyor.
Sürdürülebilir gelecek için uzun vadeli planlar
Türkiye, iklimlendirme teknolojilerinde dünya çapında önemli bir oyuncu olma yolunda ilerliyor. Kındap, bu alanda devlet destekli uzun vadeli kredi ve teşvik mekanizmalarının önemine dikkat çekiyor. Jeotermal enerjiyle sağlanacak bu dönüşüm, Türkiye’nin enerji bağımsızlığına katkı sağlayacak ve çevre dostu bir gelecek inşa edilmesine yardımcı olacak.
