Mondros Mütarekesi, Osmanlı İmparatorluğu'nun sonunu ilan eden bir belge olarak tarihe geçti. 30 Ekim 1918’de imzalanan bu mütareke, Osmanlı topraklarının işgal edilmesine kapı aralayarak, milli mücadeleyi ve Cumhuriyet’in temellerini attı. Özcan Pehlivanoğlu, Mondros’un yıldönümünde Türkiye’nin bu tarihi anlardan ders alması gerektiğini ve Cumhuriyet’in ilanı ile Atatürk’ün emperyalist güçlere verdiği anlamlı cevabı hatırlattı.

Mondros’un Yıldönümünde Tarihten Günümüze Dersler

Ali Osman Boyner kimdir? Ali Osman Boyner kimdir?

Atatürk’ten tarihe verilen mesaj

Özcan Pehlivanoğlu’nun ifadelerine göre, Mondros Mütarekesi ile Osmanlı’nın yıkımı ilan edilirken, Cumhuriyet’in 29 Ekim’de ilan edilmesi, Atatürk’ün tarih üzerinden verdiği bir yanıttı. Pehlivanoğlu, “Türk milleti unutmamalı, aksine hatırlamalı,” diyerek bu tarihi olayların hafızalarda diri tutulmasının önemine dikkat çekti.

1920 Türkiye’nin stratejik önemi

Ali Satan’ın “İngiliz Yıllık Raporlarında Türkiye” kitabında, 1920 yılına ait raporlara göre İngiltere’nin Türkiye üzerinde derin stratejik çıkarları bulunuyordu. Özellikle Fener Rum Patrikhanesi ile ilgili kısımlar dikkat çekiciydi: İngilizler, Patrikhane’nin Türk hükümeti ile resmi ilişkilerini kopardığını ve bir Bizans Rum devleti kurma amacında olduğunu tespit ediyorlardı. Bu çabanın Trakya, İstanbul, İzmir ve Karadeniz’in kuzey bölgelerinde etkili olma hedefi taşıdığı da ifade ediliyordu. Pehlivanoğlu’na göre, bu tür stratejik çıkarlar günümüzde de benzer biçimde süregelmektedir.

İngiltere’nin tarihsel çıkar alanı

İngiliz raporları, 1920’lerde Kürt meselesini, İstanbul’dan çok Mezopotamya ve bölgedeki askeri çıkarlar çerçevesinde ele alıyordu. Kürtlerin bağımsızlık istekleri ve kendilerini ayrı bir millet olarak görme talepleri, İngiltere’nin dikkatini çekerken, Türk milliyetçileri bu ayrımı kabul etmiyordu. Pehlivanoğlu’na göre, bu bakış açısı, İngiltere’nin 1920’deki stratejik hesaplarını yansıtsa da Türkiye üzerinde yaratılmak istenen ayrımcı etkiler açısından bugün de güncelliğini koruyor.

Türkiye’de Hristiyan nüfusa destek sorumluluğu

1920 raporunda İngiltere’nin Türkiye’deki Hristiyan nüfusun haklarını koruma sorumluluğunun da altı çiziliyor. İngiltere, Osmanlı topraklarında Hristiyan nüfusu desteklemenin kendisine düşen ahlaki bir yükümlülük olduğunu belirtiyor. Pehlivanoğlu, bu ahlaki sorumluluk görünümü altında sürdürülen İngiliz otoritesinin, Türk halkının bağımsızlık mücadelesi ile son bulduğunu, ancak bu tür müdahale politikalarının farklı biçimlerde günümüzde de etkisini sürdürdüğünü belirtiyor.

Değişmeyen oyun ve stratejiler

Pehlivanoğlu, 1920 raporlarından günümüze kadar Türkiye’nin karşı karşıya olduğu tehditlerin değişmediğine dikkat çekiyor. İngiltere’nin o dönem için düşündüğü sınırlı Anadolu devleti modeli, günümüzde de benzer ayrıştırıcı politikalarla gündeme getiriliyor. Pehlivanoğlu, “Mustafa Kemal Atatürk’ün mücadeleci ruhu ve Serv’i tanımayan bağımsızlık anlayışı, bugün de ülkemizi koruyacak yegâne güçtür” diyerek tarihin bu dönüm noktasını güncel stratejik derslerle ilişkilendiriyor.

Tarihi hafıza ve milli bilinç

Mondros Mütarekesi’nin yıldönümünde Pehlivanoğlu, Osmanlı’nın sonunu getiren bu mütarekenin, Cumhuriyet’in kuruluşuyla anlam bulduğunu ve bu tarihin unutulmaması gerektiğini vurguluyor. Türk milletinin geçmişten aldığı derslerle geleceğini koruyabileceğini belirten Pehlivanoğlu, “1920’deki oyun, günümüzde de farklı yüzlerle sürüyor. Bu gerçeği bilmek ve ona göre strateji geliştirmek milli bir sorumluluktur” diyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ